Mühimme Defteri: Volume 1: 83-112

972 in Islamic Calendar

- Annotations   ·   No Other Contributors   ·   Out of copyright

 109 Bogdan voyvodasinin Südde-i Saâdet'e dogan getiren adamlarina geri dönüslerinde yolda hiç kimsenin müdâhalede bulunmamasi. Yazildi. Südde-i Sa'âdet'den Aleksandra Voyvoda'ya varinca yol üzerinde vâki' olan kâdîlara hüküm ki: Hâliyâ mezbûr voyvodanun toganlar ile Südde-i Sa'âdetüm'e gelen âdemleri girü ol cânibe irsâl olunup yolda ve izde dahlolunmamak emridüp buyurdum ki: Hükm-i serîfümle her kankinuzun taht-i kazâsina dâhil olurlar ise yolda ve izde ve menâzil ü merâhilde ve memerr ü ma'berlerde ve iskelelerde kendülerine ve bârgîrlerine hilâf-i ser' u kânûn kimesneyi dahl ü ta'arruz itdürmeyesiz. 110 Kudüs-i Serîf'teki Sahratullah-i Serîfe evkâfi müstemilâtindan Hazret-i Davud Hamami'na Kudüs-i Serif'e gelen sudan bir miktar su verilmesi. Yazildi. Sehzâde kapucisina virildi. Fî 4 Safer, sene: 972 Kudüs-i Serîf begine ve kâdîsina hüküm ki: Dergâh-i Mu'allâm'a mektûb gönderüp; "nefs-i Kudüs-i Serîf'de Sahratu'llâh-i Serîfe Evkâfi'ndan Hazret-i Dâvûd aleyhi's-salâtü ve's-selâm Hammâmi dimekle ma'rûf hammâmun mâ'-i sitâ cem' olacak kuyulari olup iki ay mikdâri kuyu sulari ile isleyüp kalan aylarda mu'attal kalup vakfa sey'-i kalîl hâsil olmagin Kudüs-i Serîf'e cârî olan sudan bir mikdâr su inâyet olunmagiçün mukaddemâ Kudüs-i Serîf begi ve kâdîsi arzeyledükde; "Ser'an ahâlî-i Kudüs-i Serîf'ün hakk-i sürblerine zarar müterrettib olmazsa ve bir mikdâr su kifâyet iderse yazup bildüresiz." diyü vârid olan hükm-i serîf muktezâsinca a'yân-i vilâyetden sorilup; "Mezkûr hammâma kifâyet mikdâri su virilmekle Kudüs-i Serîf halkinun hakk-i sürblerine zarar müterettib olmayup Sahratu'llâh-i Müserrefe Vakfi'na dahi küllî nef' hâsil olur." diyü sehâdet eyledükleri ecilden Kudüs-i Serîf ahâlîsi bu husûs içün mahzar yazup; "Mezkûr hammâma kifâyet mikdâri su sadaka buyurila." diyü arzeyledükleri" ecilden buyurdum ki: Zikrolunan sudan hammâma su virilmekle Kudüs-i Serîf ahâlîsinün hakk-i sürblerine ve gayra ser'an [zarar] lâzim gelmezse çok virilmeyüp hammâma bir mikdâr su virüp icrâ itdüresiz. 111 Haleb Unkapani tâundan kapanmis ise, kapanin mültezimi olan Haci Mahmud'un kalan borcunun tahsil edilmemesi. Yazildi. Haleb defterdârina hüküm ki: Haleb'den Haci Mahmûd nâm kimesne ruk'a sunup; "Haleb'ün Un Kapani'ni her sene yedi yüz yigirmi altuna iki seneye asiri iltizâm idüp üçünci senede tâ'ûn-i ekber olup uni alup satan cellâblar kirilup kapan kapandugi ecilden bes yüz altun borc lâzim gelüp evlerimüz ve esbâbimuz satdurup iki yüz altun cem' olup bâkîsin virecek nesnemüz yokdur." diyü bildürdükleri ecilden sunilan ruk'anun sûreti ayni ile aslindan ihrâc olunup sana gönderildi. Buyurdum ki: ( ) varicak, gönderilen sûret-i ruk'aya nazar idüp bu husûsi ehl-i vukûfdan ve a'yân-i vilâyetden tefahhus idüp göresin; fi'l-vâki' arz-i hâl itdükleri mukâta'alari vâki' olan âfet sebebi ile kesritmis midür, yohsa kesritmeyüp mücerred te'allül mi ider? Kesrleri vâki' oldugi takdîrce iltizâmlarinda âfet-i semâvî sartolunmis midur, nicedür? Söyle ki; vâki' olan âfet sebebi ile kesrleri mukarrer olup uhdelerinde olan mâl alinmagla anlara hayfolmak ihtimâli var ise kesritdükleri akçayi almayup vukû'i ve sihhati ile yazup bildüresin; sonra emrüm ne vechile olursa mûcebi ile amel eyleyesin. 112 Sakarya nehri üzerinde yaptirilan hâssa gemilerin insasinda istihdam edilen bennâ ve neccârlarin yiyecek ihtiyaçlarinin temin edilmesi. Yazildi. Iznikmid kâdîsina hüküm ki: Sakarya suyi üzerinde binâ olunmak emrolunan hâssa gemilerün bennâ vü neccârlarina zahîre ve ekmekci ve mûmci ve kassâb lâzim olmagin buyurdum ki: Vusûl buldukda, te'hîr itmeyüp zikrolunan mahalle kifâyet kadar un ve sâyir zahîre tedârük idüp eger kirâ katirlari iledür, eger gayri tarîkiladur her ne vechile mümkin ise sâhibleriyle gönderüp narh-i rûzî üzre bey' itdüresin ve taht-i kazânda kifâyet kadar kassâb ve mûmci ve ekmekci ta'yîn idüp bile gönderesin; ihmâl ü müsâheleden hazer eyleyesin. 113 Sakarya nehri üzerinde yaptirilacak hâssa gemilere lazim olan kerestenin temin edilip gönderilmesi. ki: Yazildi. Akyazi ve Göynük ve Taraklu Yenicesi kâdîlarina hüküm ki: Sakarya suyi üzerinde binâsi fermân olunan gemilere agaç lâzim olmagin buyurdum Zikrolunan gemilere lâzim olan kereste ne makûle [i]se kesdürüp isti'câl üzre mahall-i me'mûra gönderesiz. Husûs-i mezbûr ehemm-i mühimmâtdandur; bu bâbda ihmâl ü müsâheleden gâyet sakinasiz. 114 Göynük kazâsinda yol kesip harâmilik yapan Imirze adli sipâhi ve arkadaslarinin yakalanarak Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Süleymân nâm dânismende virildi. Fî 4 Safer, sene: 972 Kocaili begine ve Göynük kâdîsina hüküm ki: Hâliyâ taht-i kazândan; "Yörükler nâm karyeden Celâl ogli Hurrem ve Hallâc Alî ve Kizilkuyi nâm karyeden Kör Osmân ve Serdik nâm karyeden Imirze nâm sipâhî ve Arslan nâm kimesne yola iner kuttâ'u't-tarîk hirsuz u harâmîler olup müfettisden gaybet idüp ve Nûrullâhogli dimekle ma'rûf hirsuz dahi hasta olmagla Rüstem Pasa [nâ]m sipâhîde emânet konilmisdur." diyü arzolunmagin buyurdum ki: ( ) varicak, gaybet iden mezbûrûn hirsuz u harâmîlerün ahvâllerine geregi gibi mukayyed olup dahi yirlerine geldükleri gibi her birini yataklandurup hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüp der-zencîr idüp yollarda hifzi içün kifâyet kadar âdem kosup Südde-i Sa'âdetüm'e gönderesiz; mezbûr Nûrullâhogli dahi ifâkat buldugi gibi te'hîr itmeyüp mukayyed ü mahbûs gönderesiz. 115 Akyazi kazâsi Karkili karyesinden Abdurrahman'in Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Bir sûreti; "Akyazi kazâsindan Karkili nâm karyeden Hatîb karindasi Abdurrahmân'i yirine geldügi gibi gönderesin." diyü. Yazildi. 116 Rodos Kalesi hisarerenlerinin gediklerinin Rodos sancakbeyi tarafindan sebebsiz olarak alinip baskalarina verildigi yolundaki sikâyetlerin tahkik edilmesi. Yazildi. Dergâh-i Âlî çavuslarindan Hasan Çavus'a virildi. Fî 4 Safer, sene: 972 Rodos müftîsine ve kâdîsina hüküm ki: Rodos Kal'asi hisâr-erenleri Rikâb-i Hümâyûnum'a ruk'a sunup; sancaklari begi olan Alî dâme izzühû dizdârlari ma'rifeti yog iken bilâ-sebeb gedüklerin alup kendü âdemlerine ve mâl virenlere tevcîh idüp ve kal'a-i mezbûre ma'zûllerinden iki nefer dahi agalarinun arzlarin ibrâz itmegin zikrolunan husûslarun sihhati ve adem-i sihhati ma'lûm olmak lâzim olup size i'timâd-i hümâyûnum olmagin zikrolunan arz-i hâlün sûreti irsâl olundi. Buyurdum ki: Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan ( ) zîde kadruhû varicak, bu husûsi onat vechile dikkat ü ihtimâm ile hak üzre teftîs ü tefahhus kilup göresiz; fi'l-vâki' arzolundugi üzre mezkûrlarun gedüklerin agalarinun haberi yog iken ve hidemât-i lâzimelerin edâ iderler iken bilâ-sebeb âhara ve kendü âdemlerine ve akçasin aldugi kimesnelere virmis midür, niçedür, yohsa gedükleri alinanlarun her birinün bir sebebi olup müstehikk-i azl iken âhara virilmekle mi sirret iderler; tamâm vâkif u muttali' olup gavrine irisüp dahi sihhati ve vukû'i üzre hakîkat-i hâli ale't-tafsîl yazup bildüresiz. Ammâ; bir cânibe meyl ü muhâbâdan ve hilâf-i vâki' kaziyye arzolunmakdan ziyâde hazer idüp tamâm hak üzre olasiz. 117 Sekretüb karyesi zimmîlerine zulmettigi bildirilen Divrigi Beyi Kâsim Bey'in teftis olunmasi. Yazildi. Kethudâsina teslîm itmegiçün çavusbasina gönderildi. Fî 5 Saferi'l-muzaffer, sene: 972 Çorum Begi olup mehâyif teftîsinde olan Ilyâs Beg'e ve müfettis kâdîsina ve mübâsir olan çavusa hüküm ki: Divrigi kazâsindan Sekretüb nâm karye zimmîleri tarafindan dârende Yakop nâm zimmî Dergâh-i Mu'allâm'a gelüp Rikâb-i Hümâyûnum'a ruk'a sunup Divrigi Begi Kâsim Beg'den izhâr-i tezallüm eyledükleri ecilden ol sunilan ruk'anun sûreti ayni ile ihrâc olunup size gönderildi. Buyurdum ki: Hükm-i serîfümle vardukda, bu bâbda ihzâri lâzim olanlari ihzâr idüp zikrolunan ruk'ada mastûr olan mevâdda nazar idüp dahi bir def'a ser'le faslolmayup on bes yil mürûr itmeyen kaziyyelerin onat vechile hak üzre bi-hasebi's-ser'i's-serîf teftîs idüp göresiz; fi'l-vâki' karye-i mezbûre zimmîlerinün ser'-i serîfe muhâlif ve kânûna mugâyir nesnelerin alup zulm ü te'addî iden eger müsârun-ileyh ve eger âdemleridür üzerlerinde ne mikdâr haklari ser'le sâbit ü zâhir olursa hilâf-i ser' alinan hukûki ashâbina alivirdükden sonra zulm ü te'addîsine müte'allik sübût u zuhûr bulan mevâddi ale't-tafsîl yazup sihhati üzre arzeyleyesiz. 118 Ehli fesad oldugu sâbit olan Hacib karyeli Teberrük bin Ahmed'in kürege konulmak üzere Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Arz getüren Haci Mehmed nâm kimesneye virildi. Fî 8 Safer, sene: 972 Kangiri begine [ve] kâdîsina hüküm ki: Sen ki kâdîsin, mektûb gönderüp; "kazâ-i mezbûreye tâbi' Hâcib nâm karyeden Teberrük bin Ahmed nâm kimesne karye-i mezbûreden Haci Mehmed nâm kimesnenün câriyesin ayardup on sikke altunin aldugina meclis-i ser'de ikrâr eyledükden sonra mezbûr Teberrük; "Câriyeyi ayartdum ve on sikke altunin aldum." didügine mu'temedün-aleyh kimesneler sehâdet idüp tescîl olunup ve bundan gayri karye-i mezbûrede Haci Hüseyin nâm kimesnenün evi açilup ba'zi esbâbi sirka olunup karye-i mezbûreden taleb eyledükde mezbûr Teberrük zikrolunan esbâbun ba'zin virüp ve ba'zin dahi; "Vireyüm; beni rencîde eyleme." didügine bî-garaz, âdil ü mu'temed müslimânlar sehâdet idüp ol dahi tescîl olunup ve mezbûr Teberrük, Sevindük nâm kimesnenün zinâ kasdina evine girdügi sühûd-i udûl ile sâbit olup sicill olunup ehl-i örf eline virilüp ehl-i örf dahi bir mikdâr mâlin alup habsden itlâk eyledükden sonra hâliyâ girü fesâd üzre olup ve bu zikrolunan mevâddan gayri töhmet-i sâbikasi olup ehl-i fesâd yaramaz kimesne olmagin sâyir ehl-i fesâda mûcib-i ibret olacaklayin hakârete müstehik kimesne olup mezkûr kürege emrolunup müslimânlar serr ü sûrindan emîn olmak recâsina" arzeyledügün ecilden buyurdum ki: Hükm-i serîfüm vardukda, mezbûri mezkûr Haci Mahmûd ile berâber idüp da'vâsi bir def'a ser'le faslolmis olmayup ve on bes yil geçmis degil ise muktezâ-yi ser'-i kavîm üzre teftîs ü tefahhus eyleyüp göresin; arzitdügün gibi ise mezbûrun bi-hasebi's-ser'-i's-serîf sâbit ü zâhir olan hakkin bî-kusûr alivirdükden sonra vâki' olan fesâdlarinun sûret-i sicilleri ile mezbûri yarar âdemler ile Südde-i Sa'âdetüm'e kürege gönderesin ve bile kosup gönderdügün kimesnelere tenbîh ü te'kîd eyleyesin ki, yolda ve izde gafletle gaybet itdürmekden hazer eyleyeler; söyle bilesin. 119 Hâssa odun hizmetinde görevli karyelerin Sakarya'da yapilmakta olan gemiler için lazim olan kereste isinde görevlendirilmemesi. Yazildi. Sehremînine virildi. Fî 5 Safer, sene: 972 Iznikmid kâdîsina hüküm ki: Taht-i kazândan on alti pâre kurâ halki kadîmden hâssaya odun hidmetine istihdâm olunugelmegin; "Gayri hidmet teklîf olunmaya." diyü sâbikâ hükm-i hümâyûnum virilmisken ol emr-i hümâyûnuma muhâlif Sakarya'da binâ olunan kadirgalar agaci teklîf olundugi arzolunmagin buyurdum ki: Varicak, kadîmden hâssa-i hümâyûnum içün odun çekegelen on alti pâre kurâya emr-i sâbikuma muhâlif gemi agaci teklîf itdürmeyesin; eslemeyenleri yazup bildüresin. 120 Karaferye kazâsinda Üsküdar Imâreti Evkâfi'na ait Yeniköy karyesi halkina zulmeden voyvoda Memi'nin teftis edilmesi ve suçlari sâbit olursa, hak sahiplerinin haklari alinip oradan uzaklastirilmasi. Yazildi. Karye-i mezbûre halkindan Yani'ye virildi. Fî 3 S., sene: 972 Selanik begine ve Selanik kâdîsina ve Karaferye kâdîsina hüküm ki: Üsküdar Imâreti Evkâfi'ndan kazâ-i mezbûra tâbi' Yeniköy nâm karye halki Dergâh-i Mu'allâm'a gelüp Rikâb-i Hümâyûnum'a ruk'a sunup voyvodalari olan Memi nâm kimesne içün; "Ser' u kânûna muhâlif envâ'-i te'addî idüp ve hilâf-i ser' u kânûn akçalarin ve yirlerin ellerinden alup voyvoda olaldan berü evler binâ idüp zulm ü hayfinun nihâyeti yokdur." diyü bildürdiler. Imdi; mezkûr kimesne sâhib-i vakf cânibinden voyvodalik hidmetinden giderilüp elinde olan çiftligi ve emlâki satdurilup o câniblerden alâkasi kat' olunup ref' olunmak içün bundan evvel hükm-i hümâyûnum irsâl olunmisdur. Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm vardukda, mezkûrdan da'vâ-yi hak ider kimesneler var ise husamâyi berâber idüp mukaddemâ bir def'a faslolmis olmayup ve on bes yil mürûr itmeyen kaziyyelerin ber-mûceb-i ser'-i kavîm teftîs idüp göresiz; fi'l-vâki' mezkûr voyvoda karye-i mezbûre halkinun ser' u kânûna muhâlif akçalarin ve yirlerin almis ise hilâf-i ser' u kânûn kimesneye is itdürmeyüp bi-hasebi's-ser' ve'l-kânûn müteveccih olan haklarin ba'de's-sübût ashâbina alivirdükden sonra mezkûrun ol yirde evvelden evi ve barki ve düzeni olmayup voyvoda nasbolaldan berü evler yapup düzen baglamis ise cümlesin satdurup ol yirden alâkasin kat' idüp gideresiz; hilâf-i ser'-i serîf kimesneye zulm ü te'addî itdürmeyesiz. 121 Pojega sancaginda ulûfeleri karsiligi timar verilen kale erenleri, timarlarinin yazisindan sikâyetçi olduklari için timar yazilarinin tahammüllerine göre yeniden düzenlenerek dagitilmasi; timar verilmeyen kalelerin de ayrica bildirilmesi. Yazildi. Kethudâsina virildi. Fî 4 Safer, sene: 972 Pojega sancagi tîmârlari* tevzî'i emrolunan Bayram Beg'e hüküm ki: Bundan evvel hükm-i hümâyûnum gönderilüp livâ-i mezbûrede olan kilâ' erenlerinün ulûfeleri mukâbelesinde tîmâr olmaga emrüm olmisidi. Ol emr-i hümâyûnum üzre kilâ' neferlerine ulûfeleri mukâbelesinde tîmâr ta'yîn olunup lâkin virilen tîmârlar içün tahammülinden ziyâdeye yazilup "Bî-hâsildur." diyü kabûl itmedükleri arzolunmagin serhadde düsmen agzinda olan kilâ' erenlerinün ulûfeleri mukarrer olup iç il tarafinda olan kilâ'un neferlerinün dahi bî-hâsil olup ziyâdeye yazilan tîmârlari karârina indürilüp yazusina mütehammil olur tîmârlar virilmesin emridüp buyurdum ki: Serhadde düsmen agzinda olan kilâ' erenlerinden gayri iç il tarafinda olan kilâ' erenlerinün tîmârlarin karârina indürüp yazusina tahammüli olan tîmârlari ulûfeleri mukâbelesinde emr-i sâbikum üzre ta'yîn idüp defter-i cedîdden tezkirelerin viresin ki berâtlarin ihrâc ideler ve serhad olmagla tîmâr virilmeyüp ulûfeleri mukarrer olan kaç pâre kilâ' kalursa ana göre arzeyleyesin ki lâzim olan mevâcibleri tedârük oluna; söyle bilesin. * Metinde "Pojega tîmârlari sancagi" seklinde geçmektedir. [Yev]mü'l-Ahad, fî 4 Saferi'l-muzaffer, sene: 972, der-Kostantiniyye 122 Edremit kazâsindan deryâya ve küffâra tereke verenlerin yakalanip hapsedilmesi. Yazildi. Bunda gelen Haci Yûsuf'a virildi. Fî 6 Safer, sene: 972 Karesi begine ve Edremid kâdîsina hüküm ki: Hâlâ kasaba-i mezbûre halki Dergâh-i Mu'allâm'a âdem gönderüp; "Âmillerden ve zü'amâ vü sipâhîden ve gayriden ba'zi kimesneler at ve deve ve katir ve merkeb ile deryâya ve küffâr-i hâksâra tereke virdükleri ecilden vilâyet zahîre bâbinda muzâyaka üzredür." diyü bildürdükleri ecilden buyurdum ki: Varicak, bu bâbda bi'z-zât mukayyed olup min-ba'd kasaba-i mezbûrede ve etrâfda olan nevâhî vü kurâda tenbîh ü nidâ itdüresin ki, bir ferd emrüme muhâlif ol vechile tavarlarla yalilara tereke indürüp deryâya ve küffâr-i hâksâra bir habbe tereke virmeyeler. Söyle ki; ba'de't-tenbîh emrüme muhâlif deryâya ve küffâra tereke virenler her kim ise ele getürüp muhkem habsidüp arzeyleyesin ki, hilâf-i emr is idenlerün geregi gibi haklarindan geline. Ammâ; bu bahâne ile ba'zi kimesnelere yapisup celb-i mâl olmakdan ziyâde ictinâb oluna. 123 Korsanlik eden Karaca Ali Reis ve adamlarinin yakalanarak Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Çavus-zâde Ahmed'e virildi. Mora Sancagi Begi Osmânsâh'a hüküm ki: Hâliyâ deryâda yöriyen Karaca Alî nâm re'îs kendüye müte'allik korsan levend kayiklari ile deryâda bir bâzergânun yigirmi denk çukasin alup dâyimâ fesâd ü senâ'at üzre olduklari arzolunmagin buyurdum ki: Varicak, mezkûrun ahvâlin kimesneye ifsâ itmeyüp hufyeten tetebbu' u tecessüs eyleyüp göresin. Söyle ki; sancagunda olan yalilara kislamaga veyâ ol semte karîb gelmis buluna, hüsn-i tedbîr ü tedârük ile ele getürüp gemilerin karaya çekdürüp ne mikdâr esbâb ü emvâlleri bulunursa yazup defter idüp mîrî içün girift idüp zabtitdürüp defterin gönderüp kendüyi ve yaninda bulunan levendlerin mukayyed ü mahbûs sancagun sübasilarindan ve sipâhîlerinden kifâyet kadar âdeme kosup gönderesin ve kosup gönderdügün âdemlere geregi gibi tenbîh idesin ki, yollarda getürürken onat hifzidüp gaflet ile gaybet itdürmekden gâyet ile ihtirâz ideler. Yazildi. Bu dahi. Bir sûreti, Yanya begine yazildi. Yazildi. Bu dahi. Bir sûreti dahi, Agriboz begine yazildi. Yazildi. Bu dahi. Bir sûreti, Inebahti begine yazildi. Bu dahi. Bir sûreti dahi, Karliili begine yazildi. Bu dahi. Bir sûreti, Delvine begine yazildi. Bu dahi. Bir sûreti, Avlonya begine yazildi. Bu dahi. Bir sûreti, Ilbasan begine yazildi. 124 Budun Kalesi yeniçerileri ile kavga edip huzuru bozan Veli adli sipâhinin teftis olunmasi. Yazildi. Muhzirun yoldasi Hüseyin Bâlî ile muhzira gönderildi. Fî 5 Safer, sene: 972 Budun muhâfazasinda olan Arslan Beg'e hüküm ki: Budun Yeniçerileri Agasi Iskender zîde mecdühû mektûb gönderüp; "Hâliyâ kal'a-i mezbûrede âdet-i kadîme üzre kimesneye zulm ü te'addî olmamak içün müstekil asesbasi ve yasakçi ta'yîn olunup her vechile zabtolunurken erbâb-i tîmârdan Velî dimekle ma'rûf sipâhî sürb-i hamr idüp hidmetkârlarindan biri bir yeniçeriyi biçagla ziyâde mecrûh idüp mezbûr Velî'den hidmetkârlari taleb olundukda hezâr itâle-i lisânla yeniçerilere sögüp aslâ levendâtun zabtina kâdir olmadugindan mâ-adâ senün önünde mezkûr sipâhî ile ba'zi zü'amâ sana ve sâyir yeniçeri kullarina; "Ya siz bunda turmak gereksiz, veyâhûd biz turmak geregiz." diyüp bu makûle gavgâlari vâki' oldukda aslâ sey yirine komayup sâyir levendâtun dahi zabtina mâni' olurlar. Eyle olsa; inâd ü muhâlefetleri bu üslûb üzre olicak bir fesâd olmak ihtimâli olmagin tenbîh ü gûs-mâl olunmalari lâzimdür." diyü i'lâm itmegin buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, mezbûr Velî'yi ve hidmetkârlarini ihzâr idüp kemâl-i dikkat ile teftîs idüp göresin; fi'l-vâki' mezbûr Velî'nün ser'a muhâlif ol vechile ef'âli olup hidmetkârlarin zabtitmeyüp serkeslik iden müflislerden olup anda olan yeniçeri kullarumla gavgâ idüp ba'zi zü'amâ ile itâle-i lisân itmisler ise ol asil muhâlefet üzre olan eskiyâya mecâl virmeyüp mezkûr sipâhîyi ve hidmetkârlarini ve sâyir zü'amâ vü erbâb[-i tîmâr] ve levendâtdan bâ'is-i fesâd olanlari hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüp kendüleri habsidüp isimleri ve tîmârlari ile fesâdlarina müte'allik zâhir olan ahvâllerin ale't-tafsîl arzeyleyesin ki, tîmârlari ve dirlikleri âhara tevcîh olunup kendüler hakkinda emrüm ne vechile olursa ana göre amel idesin; kemâl-i ikdâm ile umûr-i muhâfazada mücidd ü merdâne olup nazm u nizâm-i sipâh u ra'iyyet ve zabt u siyânet-i memleketde envâ'-i mesâ'î-i cemîleni zuhûra getüresin. 125 Sam'dan timar ve gedik tevcihi için ellerine hüküm verilenlere zorluk çikarilmayip tevcihin yapilmasi. Yazildi. Beglerbeginün kethudâsina hâcesiyle gönderildi. Fî 8 Ra., sene: 972 Sâm beglerbegisine hüküm ki: Bundan akdem vilâyet-i mezbûrede tîmâr ve ulûfe ile gedük tevcîh olunmagiçün ahkâm-i serîfem virilen kimesneler ellerinde olan hükm-i serîfüm mûcebince tîmârlari ve dirlikleri ta'yîn olunmayup; "Benden evvel olan beglerbegi ismine yazilmisdur. Benüm nâmuma degildür." diyü cevâb virildügi i'lâm olundi. Buyurdum ki: Varicak, anun gibi ol cânibe dirlik ümmîdine varup ellerinde ahkâm-i serîfem olan kimesnelerün hükümleri eger senün nâmunadur ve eger mukaddem olan beglerbegi nâminadur, ol vechile bahâne olunmayup ellerinde olan ahkâm-i serîfem mûcebince ve kânûn üzre düsen tîmâr ve dirligi tevcîh ü ta'yîn idüp emrüme mugâyir kimesneyi ta'cîz ü tazyîk itmeyesin. [Yev]mü'l-Erbi'â, fî 6 Saferi'l-muzaffer, sene: 972, Kostantiniyye 126 Gülanber Kalesi'ne hisar gedigi ile tâyin olunan isimleri yazili hisarerenlerine gönüllü gedigi tevcih olunmasi. Yazildi. Sehrizol beglerbegisine hüküm ki: Mühürlü defter gönderüp; "dârendegân Hüseyin Beg âdemlerinden Abdullâh ogli Pîrî ve Abdullâh ogli Trabzonlu Mustafâ ve Abdullâh ogli Edirnelü Husrev ve Alî ogli Yanbolilu Mansûr ve Abdullâh ogli Horpistelü Pervâne ve Abdullâh ogli Macar Ridvân ve Abdullâh ogli Ohrilü Alî ve Abdullâh ogli Ilbasanlu Sinân ve Alî ogli Tekelü Velî ve Abdullâh [ogli] Macar Hasan ve Abdullâh ogli Iskenderiyyelü Arnavud Sinân ve Alî ogli Gümülcinelü Mûsâ ve Abdullâh ogli Tirhalalu Mehmed ve Abdullâh ogli Yanyalu Hasan ve Abdullâh ogli Macar Alî ve Hizir ogli Edirnelü Mehmed ve Abdullâh ogli Ruscuklu Hamza ve Abdullâh ogli Prizrinlü Ahmed ve Abdullâh ogli Sislü Mustafâ ve Dâvûd ogli Ihtimanlu Hüseyin ve Ilyâs ogli Arnavud Süleymân ve Abdullâh ogli Arnavud Bâyezîd ve Abdullâh ogli Herseklü Hüseyin ve Ahmed ogli Filibelü Hüseyin ve Abdullâh ogli Avlonyalu Süleymân ve Abdullâh ogli Arnavud Hamza ve Nasûh ogli Sarâylu Sefer ve Abdullâh ogli Lofçalu Mûsâ ve Ferhâd Beg âdemi Abdullâh ogli Pîrî ve Hamza ogli Tekelü Mehmed ve Turmis ogli Alacahisârlu Ibrâhîm ve Abdullâh ogli Edirnelü Mustafâ ve Abdullâh ogli Avlonyalu Hasan ve Hamza ogli Delvinelü Turmis ve Abdullâh ogli Yenisehirlü Ahmed ve Bahadir ogli Sirozlu Haydar ve Iskender ogli Belovalu(?) Yahyâ ve Velî ogli Prevadilü Ibrâhîm ve Abdullâh ogli Bolavadinlü Mustafâ ve Abdullâh ogli Lofçalu Mehmed ve Mustafâ ogli Selaniklü Yûsuf ve Abdullâh ogli Ilbasanlu Hasan ve Iskender ogli Varnalu Alî ve Karagöz ogli Timürhisârlu Memi ve Ilyâs ogli Tatarbâzârlu Mustafâ ve Abdullâh ogli Bosnalu Iskender ve Abdullâh ogli Tirhalalu Mahmûd ve Abdullâh ogli Yenicelü Pervâne ve Abdullâh ogli Bosnalu Mehmed ve Abdullâh ogli Hasan ve Abdullâh ogli Inebahtilu Ibrâhîm ve Abdullâh ogli Tirhalalu Mustafâ ve Abdullâh ogli Hüseyin ve Abdî ogli Muglalu Receb ve Abdullâh ogli Moralu Hüseyin ve Hamza ogli Silivrilü Rüstem ve Ismâ'îl ogli Midillilü Bâlî ve Abdullâh ogli Mahmûd ve Abdullâh ogli Çerkes Ca'fer ve Mahmûd ogli Klislü Hasan ve Sinân ogli Midillilü Mehmed ve Abdullâh ogli Bosnalu Hasan ve Alî ogli Hasan içün sâbikâ sana irsâl olunan emr-i serîfüm üzre Sehrizol'da binâ olunan Gül'anber Kal'asi'na ta'yîn olunan hisâr-erenlerinden yarar olmagin hisâr gedügin kabûl itmeyüp gönüllü gedügi recâ itdüklerin" bildürdügün ecilden buyurdum ki: Yirlü tâyifesinden gönüllü gedügin tasarruf ider ne mikdâr kimesne varsa her birin bir bahâne ile gedüklerinden ref' idüp mezkûrlari anlarun yirlerine gönüllü kayditdürüp istihdâm itdüresin. Bâkî kalursa bunlar yirlesmeyince düsen gönüllü gedüklerin âhara virmeyüp bunlara tevcîh idesin. 127 Sehzâde Selim'in emri ile teftis olunup hapsolunan Burdur'un Molla köyünden Bostan'in Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Hamîdili beginün kethudâsi Mehmed'e virildi. Fî 5 Saferi'l-muzaffer, sene: 972 Hamîdili begine ve Burdur kâdîsina hüküm ki: Hâliyâ sen ki sancakbegisin, Dergâh-i Mu'allâm'a mektûb gönderüp; "Burdur nâhiyesinde Molla nâm karyeden Bostân nâm kimesne ferzend-i erc-mend oglum Selîm tâle bakâhü emri ile teftîs olunup sirret ü sekâveti zâhir olup ve vilâyet halki yaramazligina sehâdet idüp ol ecilden Egirdir Kal'asi'nda habsolundi." diyü arzeyledügün ecilden mezbûr ol bâbda olan sûret-i sicilli ile Dergâh-i Mu'allâm'a gönderilmesin emridüp buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, mezbûri ol bâbda olan sûret-i sicilli ile Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesin. Ammâ; bile kosup gönderdügün âdemlere geregi gibi tenbîh ü te'kîd eyleyesin ki yolda ve izde, gicede ve gündüzde gafletle gaybet itdürmekden ziyâde hazer eyleyeler; söyle bilesin. 128 Kocaeli sancaginda ehl-i fesad teftisi sirasinda kaçanlarin yakalanarak teftis edilmeleri. Yazildi. Kocaili begine ve Göynük kâdîsina hüküm ki: Bunda akdem Akyazi ve Ata ve Geyve ve Akhisâr ve Taraklu Yenicesi ve Göl ve Begbâzâri ve Mudurni ve Göynük kazâlarinda ehl-i fesâd ü senâ'at emr-i serîfümle teftîs olundukda ba'zi gaybet idüp ele girmedükleri i'lâm olunup anun gibi gaybet iden ehl-i fesâd teftîsinden sonra yirlerine geldükde ele getürilüp ser'le haklarindan gelinmek lâzim olup sizün kemâl-i emânet ve hüsn-i diyânetinüze i'timâd-i hümâyûnum olmagin zikrolunan ehl-i fesâdi ele getürmesin size emridüp buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, bu husûsa geregi gibi mukayyed olup ol yirde olan zü'amâ vü erbâb-i tîmâra ve yirlüsine istimâlet virüp anun gibi teftîsden gaybet idüp sonradan yirlerine gelen ehl-i fesâdi yataklandurup tutdurmaga mu'în [ü] zahîr olup siz dahi te'hîr itmeyüp hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüp dahi ahvâllerin husamâ muvâcehesinde ser'-i serîf mûcebince teftîs idüp fesâdi zâhir olan kimesnelerden arza muhtâc olani habsidüp arzeyleyesiz; olmayanlar [bâbinda] sol ki emr-i ser'-i serîfdür, mahallinde icrâ idüp yirine koyasiz. Ammâ; hîn-i teftîsde hakk-i sarîha tâbi' olup tezvîrden ve sühûd-i zûrdan ve hilâf-i ser'-i serîf is olmakdan hazer eyleyesiz ve ehl-i fesâdi bulmakda mu'în ü zahîr olanlar her kimler ise isimleri ve resimleri ile yazup arzeyleyesiz. 129 Bâzi kadiliklarda ehl-i fesad teftisi sirasinda kaçanlarin yakalanarak teftis edilmeleri. Bir sûreti, Kocaili begine ve Göynük kâdîsina yazilup Seferîhisâr ve Mihaliçcik ve Begbâzâri ve Gölbâzâr ve Mudurni ve Eskisehir Kâdîliklari teftîsi içün mukaddemâ teftîs husûsina mufassal yazilan hüküm tekrâr bunda dahi yazildi. Fî 25 S., sene: 972 130 Edremit kazâsinda katledilen Hasan Sübasi'nin kâtillerinden yakalanmis olanlarin teftis edilmesi. Yazildi. Çavus-ogullarindan Seydî Gâzî ile çavusbasina gönderildi. Fî 6 Safer, sene: 972 Karesi sancaginda mehâyif teftîsinde olan Mevlânâ Sa'bân'a hüküm ki: Mektûb gönderüp fermân-i serîfümle teftîse mübâseret olunup; "Edremid kazâsina varildukda Hasan Sübasi nâm kimesneyi katlidüp esbâbin gâret iden ehl-i fesâdun ba'zi ele gelüp mübâsir ta'yîn olunan çavusda mahbûs olup mîr-livâ tebdîl olmagla te'hîr olundi." diyü bildürmissin. Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, teftîs husûsin sancakbegine tevakkuf itmeyüp sâbikâ gönderilen mufassal hükm-i serîfüm mûcebince mübâsir ta'yîn olunan çavusla siz görüp ele gelüp fesâd ü senâ'ati sâbit olan kimesnelerden sipâhî olanlari habsidüp arzeyleyesiz; olmayanlar bâbinda sol ki, emr-i ser'-i kavîmdür, mahallinde icrâ idüp yirine koyasiz. [Yev]mü'l-Hamîs, fî 8 Saferi'l-muzaffer, sene: 972, der-Kostantiniyye 131 Novaberde, Srebreniçe, Üsküb ve Bursa darbhânelerinin sâhib-i ayârlarinin Südde-i Saâdet'e gönderilmeleri. Yazildi. Bu hükümler tashîh olunup bir varak asaga tekrâr geçmisdür. Novaberde kâdîsina hüküm ki: Novaberde Darb-hânesi'nde bi'l-fi'l sâhib-i ayâri olanun Südde-i Sa'âdetüm'e gelmesi lâzim ü mühimm olmagin buyurdum ki: Hükm-i serîf-i vâcibü'l-ittibâ'um varicak, ma'den-i mezbûrun sâhib-i ayâri kim ise te'hîr itmeyüp habsile yarar âdemüne kosup gönderesin ve kosup gönderdügün âdemüne tenbîh idesin ki, yolda hifziderek getürüp gaflet ile gaybet itdürmekden ihtirâz üzre olalar. Yazildi. Bir sûreti, [Srebreniçe kâdîsina]; "Srebreniçe Darb-hânesi'nün sâhib-i ayâri... " Yazildi. Bir sûreti, [Üsküb kâdîsina]; "Üsküb Darb-hânesi'nün sâhib-i ayâri... " Yazildi. Bir sûreti, Burusa kâdîsina; "darb-hânenün sâhib-i ayâri... " 132 Rumeli mehâyifi teftisinde olan Selanik Beyi Ali Bey ile diger görevlilerin ayrica Dobniçe ve Radomir kadiliklarinin harâmi ve ehl-i fesadinin teftisinde de görevlendirildigi. Yazildi. Rûmilinde mehâyif teftîsinde olan Selanik Begi Alî dâme izzühûya ve Timürhisâr kâdîsina ve Dergâh-i Mu'allâ çavuslarindan Ferruh zîde kadruhûya hüküm ki: Hâliyâ Selanik sancaginda Dobniçe ve Radomir Kâdîliklari'nda harâmîler zuhûr idüp yollara inüp ve billere varup erbâb-i sebîle ve re'âyâ vü berâyâya zarar u husrân irisdürmekden hâlî olmaduklari arzolunmagin zikrolunan kâdîliklarun teftîsini dahi size emridüp buyurdum ki: Me'mûr oldugunuz yirlerün teftîsin tamâm itdükden sonra zikrolunan kâdîliklara varup elinüzde olan mufassal hükm-i hümâyûnum muktezâsinca ol yirlerün hirsuz u harâmîsin ve sâyir ehl-i fesâd ü senâ'ati görüp re'âyâ vü berâyâyi zulm ü te'addîden halâs itmek bâbinda envâ'-i ikdâm ü ihtimâminuz zuhûra getüresiz. 133 Tire kazâsindan Muharrem bin Hüseyin'in, kallâbligi ser'an sâbit ise, kürege konulmak üzere Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Beg âdemi Ahmed['e] virildi. Fî gurre-i Rebî'u'l-evvel, sene: 972 Aydin begine ve Tire kâdîsina hüküm ki: Hâlâ kazâ-i mezbûrda sâkin olan Muharrem bir Hüseyin nâm kimesne içün; "Kallâb ve sikke-zendür." diyü sen ki kâdîsin, nâyibün imzâsiyla mümzâ Dergâh-i Mu'allâm'a sûret-i sicil sunmagin buyurdum ki: Göresin; fi'l-vâki' mezbûrun kallâbligi ve sikke-zenligi ser'le sâbit olup sebt-i sicill olmis ise sûret-i sicilleriyle Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesin [ki] kürege konila. Ammâ; bile gönderdügün kimesnelere tenbîh eyleyesin ki, yolda gaybet itdürmekden hazer eyleyeler; söyle bilesin. [Yev]mü's-Sebt, fî 10 Saferi'l-muzaffer, sene: 972, Kostantiniyye 134 Hasan isimli zaimin öldürülmesi olayinin arastirilmasi için baska bir kadinin tayini hususunda kazasker tarafindan sonradan ihrac olunan hükm-i serîfe uyulmamasi ve önceki hüküm geregince bu görevin Karesi sancagi teftisinde olan sâbik Edremid kadisi tarafindan yürütülmesi. Yazildi. Mezkûr Sa'bân'a virildi. Fi't-târîhi'l-mezbûr. Sâbikâ Edremid kâdîsi olan Mevlânâ Sa'bân'a ve Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan Ca'fer zîde kadruhûya hüküm ki: Bundan akdem size hükm-i serîfüm gönderilüp; "Karesi sancaginun mehâyifi teftîsi ile katlolunan Hasan nâm za'îmün ahvâlin görmek" emrüm olup ol husûslari görmek üzre iken mezkûr Hasan'un husûsina kâdî-askerüm tarafindan bir âhar kâdî ta'yîn olunup hükm-i serîfüm ihrâc itdükleri i'lâm olundi. Imdi; mezkûrun katli husûsina size virilen hükm-i serîfüm mukarrerdür. Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, ol bâbda sonradan ihrâc olunan hükm-i serîfüme mukayyed olmayup emr-i sâbikum mûcebince maktûl-i mezbûrun katli ahvâlin bi'z-zât görüp neye müncer olursa yazup bildüresiz ve Sa'bân nâm sipâhî ehl-i vukûf olup ve Süleymân ve Mazak Mehmed nâm ehl-i fesâdi ele getürdügi i'lâm olundi. Mezkûri yaninuza alup lâzim olan husûslara istihdâm eyleyesiz. Ehl-i fesâd ü senâ'ati ele getürmek bâbinda envâ'-i ikdâm ü ihtimâmun vücûda getüresiz ve "Livâ-i mezbûrda olan sipâhîlerden ve çeribasilardan mu'âvenet içün kifâyet mikdâri ta'yîn eyleyesin." diyü sancagi begine hükm-i serîfüm gönderilmisdür. Lâzim oldukda taleb olunup dahi ehl-i fesâdi ele getürüp hakkindan gelmege mücidd ü mukdim olasiz. 135 Karesi sancagi mehâyifi teftisinde görevli sâbik Edremit kadisina, talebi halinde, yeterli miktarda sipahi verilmek suretiyle yardim edilmesi. Yazildi. Kezâlik. Karesi begine hüküm ki: Livâ-i mezbûrun ehl-i fesâdi teftîs olunup ser'le haklarindan gelinmek içün sâbikâ Edremid kâdîsi ve Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan Ca'fer zîde kadruhû, hükm-i serîfümle irsâl olunmislar idi. Buyurdum ki: Varicak, müsârun-ileyhimâ emrüm üzre teftîse mübâseret idüp ehl-i fesâdi ele getürmege senden mu'âvenet taleb itdükde sancagun sipâhîlerinden kifâyet mikdâri sipâhî ta'yîn idüp müsârun-ileyhimânun yanlarina mühürlü defterünle gönderesin ki, varup mu'âvenet ü muzâheret eyleyeler ve hem gönderdügün sipâhîlere tenbîh ü te'kîd idesin ki, müfettislerün sükr ü sikâyetleri makbûldür; ihmâli arzolunanlarun tîmârlari âhara virilür; söyle bilesin 136 Sakarya'da insâ olunacak gemilerde istihdam edilmek üzere çesitli kazâlardan kalafatçi, burgucu ve dülger gönderilmesi. Yazildi. Begün kethudâsina virildi. Fî 10 S., sene: 972 Geyve kâdîsina hüküm ki: Bundan akdem hükm-i serîf gönderilüp; "Sakarya'da binâ olunan gemilere kalafatci ve burguci ve dülger gönderesin." diyü emrüm olmisidi. Hâliyâ gönderil-medügin Kocaili Sancagi Begi Süheyl dâme izzühû i'lâm itmegin buyurdum ki: Varicak, gaflet itmeyüp taht-i kazânda ne mikdâr kalafatci ve burguci ve dülger var ise tedârük idüp ihrâc eyleyüp defteriyle bile müsârun-ileyhün yanina gemiler hidmetine gönderesin. Söyle ki; ihmâl idüp bu def'a dahi göndermeyesin, kâdîligun alinmagla konilmaz, mu'âteb olman mukarrerdür. Ana göre bâb-i ikdâmda dakîka fevtitmeyesin. Bir sûreti, Akçahisâr kâdîsina. Bir sûreti, Konrapa kâdîsina. Bir sûreti, Üsküdar'dan Trabzon'a varinca vâki' olan kâdîlara. Bir sûreti, Ankara yayalari begine; "Emr-i sâbik mûcebince sancagun yayalarin ber-vech-i isti'câl üzre ihrâc idüp mahall-i me'mûra varasin." diyü yazildi. 137 Üsküb, Bursa, Srebreniçe ve Novaberde darbhânelerinin altin ve akça-lari kalb çiktigindan sâhib-i ayârlarinin Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Sinân Çavus'a virildi. Fî 10 Safer, sene: 972 Üsküb kâdîsina hüküm ki: Hâliyâ Üsküb Darb-hânesi'nün sâhib-i ayâri darb-hânesinden Südde-i Sa'âdetüm'e gelen altun ve akçanun ekseri kalb çikmagla sâhib-i ayâri Südde-i Sa'âdetüm'e gelmesi lâzim olmagin buyurdum ki: Varicak, bi'z-zât darb-hâneye varup ale'l-gafle sâhib-i ayârun kat' itdügi altun ve akçadan birer mikdârin nümûne içün ele getürüp mezbûri habsle çavusuma kosup mu'accelen Südde-i Sa'âdetüm'e gönderesin. Yazildi. Behrâm Çavus'a virildi. Fî 11 Safer, sene: 972 Bir sûreti dahi, vech-i mesrûh üzre Burusa kâdîsina. Yazildi. Sinân Çavus'a virildi. Bir sûreti dahi, vech-i mesrûh üzre Srebreniçe kâdîsina. Yazildi. Sinân Çavus'a virildi. Bir sûreti dahi, vech-i mesrûh üzre Novaberde kâdîsina. [Yev]mü'l-Ahad, fî 11 minh, sene: 972, Kostantiniyye 138 Zindandan kaçan hâssa esirleri bulmakla görevlendirilen Hâssa Reislerden Hüseyin'e Rumeli kadilar tarafindan yardimci olunmasi. Yazildi. Sehremînine virildi. Fi't-tâ[r]îhi'l-mezbûr. Rûmili kâdîlarina hüküm ki: Hâlâ yarik bergos sivasi ta'mîri hidmetinde olup zindân bozup gaybet iden hâssa esîrlerden üç nefer Frenk ve bir nefer Macar ve bir nefer Karabogdan esîrleri tetebbu' u tecessüs içün hâssa re'îslerden dârende Hüseyin irsâl olunmisdur. Buyurdum ki: Her kankinuzun taht-i hükûmetine dâhil olursa te'hîr itmeyüp geregi gibi tetebbu' idüp her kande ise buldurup kayd [ü] bend ile mezbûra teslîm idüp yolda ve izde hifz u hirâset içün kifâyet mikdâr âdem kosup irsâl eyleyesiz. 139 Budun'daki havâss-i hümâyun reâyasina beylerbeyi ve sancakbeyi tarafindan müdâhalede bulunulmasina izin verilmemesi. Yazildi. Çavusbasi-ogli Mehmed Çavus'a virildi. Fî 13 S., sene: 972 Budun beglerbegisine hüküm ki: Hâliyâ vilâyet-i mezkûrede vâki' olan havâss-i hümâyûn re'âyâsina beglerbegi voyvodalari ve sancakbegi sübasilari ve âdemleri dahl ü ta'arruz idüp ve kendü hidmetlerine istihdâm eyleyüp envâ'-i zulm ü te'addî itdükleri istimâ' olundi. Imdi; havâss-i hümâyûnum min-külli'l-vücûh serbestdür; re'âyâsina aslâ hâricden dahlolunmak câyiz degildür. Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olup min-ba'd havâss-i hümâyûnum re'âyâsina hâricden bir ferdi dahl ü ta'arruz itdürmeyüp mâlumun tevfîr ü teksîri bâbinda envâ'-i mu'âvenet ü muzâheretün zuhûra getüresin. Eslemeyenleri sekidüp men'le memnû' olmayup ziyâde temerrüd ü inâd idenleri isimleri ile yazup Dergâh-i Mu'allâm'a arzeyleyesin. 140 Budun'daki havâss-i hümâyun reâyasina beylerbeyi ve sancakbeyi adamlari tarafindan müdâhalede bulunulmasina izin verilmemesi; ancak havâss-i hümâyun içine karisan ehl-i fesadin da himaye olunmamasi. Yazildi. Mehmed Çavus'a virildi. Fî 13 S., sene: 972 Hâzîne-i Âmire'nün Budun cânibi Defterdâri Halîl dâme ulüvvuhûya hüküm ki: Hâliyâ ol câniblerde vâki' olan havâss-i hümâyûnum re'âyâsina beglerbegi ve sancakbegi voyvodalari ve sübasilari ve sâyir âdemleri dahl ü ta'arruz idüp ve dâyimâ kendü hidmetlerine istihdâm eyleyüp zulm ü hayf itmekle havâss-i hümâyûnum re'âyâsinun ekseri perâkende olup mâl-i mîrîye zarar u noksân müterettib oldugi istimâ' olundi. Imdi; havâss-i hümâyûnum min-külli'l-vücûh serbestdür; aslâ hâricden dahl ü ta'arruz olunmak câyiz degildür. Buyurdum ki: Vardukda, bu bâbda bi'z-zât geregi gibi mukayyed olup min-ba'd havâss-i hümâyûnum re'âyâsinun resm-i cürm ü cinâyetlerine ve resm-i arûsânelerine kul ve câriye müjdegânesine ve sâyir hukûk u rüsûmlarina aslâ beglerbegi ve sancakbegi voyvodalarindan ve sübasilarindan ve gayriden bir ferdi dahl ü ta'arruz itdürmeyüp havâss-i hümâyûnum zâbitlarina zabt u tasarruf itdüresin ve havâss-i hümâyûnum re'âyâsinun birinden cürm-i galîz sâdir olup bi-hasebi's-ser' ve'l-kânûn salb ü siyâsete veyâ kat'-i uzva müstehik olup hükm-i kâdî lâhik olup huccet virüldükden sonra mücrime günâh sâdir oldugi mahalde havâss-i hümâyûn zâbitlari ma'rifeti ile ser'le lâzim geleni icrâ itdürüp hârice alup gitmege komayup ve bedel-i siyâset diyü bir akça ve bir habbelerin aldurmayasin. Ammâ; ehl-i fesâd ü senâ'atden ba'zi havâss-i hümâyûn içine girüp voyvodalar veyâ sancakbegiler cânibinden taleb olundukda te'allül olunmayip teslîm oluna ki, ehl-i fesâd ü senâ'atün, mahallinde ser'le hakkindan gelinüp memleket ü vilâyet serr ü sûrlarindan tathîr ü pâk kilina; söyle bilesin. 141 Mehâyif teftisi sirasinda ser'-i serîfe itaat etmeyip karsi koyan hirsiz ve harâmilerin demlerinin heder olacagi. Yazildi. Kethudâsina virildi. Fî 16 Safer, sene: 972 Çorum Begi olup mehâyif teftîsinde olan Ilyâs Beg'e ve Çorum ve Sonisa kâdîlarina hüküm ki: Dergâh-i Mu'allâm'a mektûb gönderüp; "fermân-i serîfüm mûcebince teftîse mübâseret olundukda hirsuz u harâmî ve ehl-i fesâddan da'vâ[-yi] hak itdüklerinde ihzâri lâzim olan kimesneler meclis-i ser'-i serîfe da'vet olunup itâ'at itmeyüp âlet-i harble ceng ü cidâl idüp âdem katlolunmadan havfolunur. Anun gibilerün demleri heder olmasin" i'lâm itdügünüz ecilden buyurdum ki: Varicak, fermân-i serîfüm mûcebince teftîse mübâseret itdügünde hirsuz u harâmî ve kuttâ'u't-tarîk ve sâyir ehl-i fesâd ü senâ'atden ba'zi meclis-i ser'a ihzâri lâzim olanlari ihzâr idüp söyle ki; el virmeyüp ceng ü cidâle mübâseret idüp itâ'at-i ser' itmeyüp el virmeyenlerün üzerlerine il-erinden ve gayriden kifâyet kadar âdemle varildukda mukâbele vü muhârebe iderler ise, ehl-i fesâdi ele getürmege ikdâm idüp muhâlefet ü mu'ânedet üzre olmalari ile kimesne telef olursa demleri heder ola. Bu bâbda tamâm mukayyed olup hirsuz u harâmînün ol vilâyetden urûkin kat' itmege ve sâyir ehl-i fesâd ü senâ'ati def' u ref' itmek bâbinda sa'y ü ikdâm idüp ve bu bahâne ile bî-günâh âdem katlolunmakdan ve hilâf-i ser'-i serîf is olmakdan ziyâde hazer eyleyüp umûr-i teftîsde kemâl-i teyakkuz u intibâh üzre olasiz. [Yev]mü'l-Isneyn, fî 12 Saferi'l-muzaffer, sene: 972, Kostantiniyye 142 Seydisehir'de sirret ü sekâvet üzere olan isimleri yazili sipâhilerin teftis olunarak sonucun arzedilip kendilerinin hapsolunmalari ve bunlar hakkinda, gelecek emre göre hareket edilmesi. Yazildi. Gazanfer Kethudâ'ya virildi. Fî 13 Safer, sene: 972 Begsehri Begi olup mehâyif teftîsinde olan Bâyezîd Beg'e ve müfettis kâdîlarina hüküm ki: Dergâh-i Mu'allâm'a mektûb gönderüp; "livâ-i mezbûr sipâhîlerinden sirret ü sekâvet üzre olanlardan Seydîsehri Kâdîligi'nda Aliçerçi nâm karyeden bes bin akça tîmâra mutasarrif Pasabeg ve kazâ-i mezbûrda dört bin dört yüz otuz akça tîmâra mutasarrif olan Ibrâhîm ve kazâ-i mezbûrda Fasillar nâm karyeden yedi bin akça tîmâra mutasarrif Îsâ bin Mehmed ve yine kazâ-i mezbûrda Bâdâmlu nâm karyeden sekiz bin tîmâri olan Sâh Unsur nâm sipâhîler bundan akdem mezbûrân Pasabeg ve Îsâ ve Ibrâhîm yedi nefer yoldaslariyla cümle on nefer kimesne olup Sâh Unsur'un âlet-i harble yolina gelüp ceng idüp bir kaç yirde çalup bir kolin kolak idüp mezkûrlardan sü'âl olundukda; "Sâbikâ mezkûrun ogli Abdüssamed yoldasimuz Îsâ'nun yolina gelüp biz dahi ana binâ'en yolina varup ceng idüp çalduk." diyü ikrâr idüp ve bî-garaz müslimânlardan ahvâli teftîs olundukda dâyimâ sirret ü sekâvet üzre olduklarin haber virmegin habsolunduklarin ve Seydîsehri Kâdîligi'nda üç bin tokuz yüz yetmis akça tîmâri olan Abdüssamed hirsuz u harâmîlik ile meshûr oldugin bî-garaz müslimânlar haber virüp âdem gönderildükde ihzâri mümkin olmadugin" i'lâm eylemissin. Mezkûrlarun tîmârlari alinup ahvâlleri görilmesin emridüp buyurdum ki: Varicak, mezkûrlarun ahvâllerin onat vechile ahâlî-i vilâyetden bî-garaz müslimânlardan teftîs ü tefahhus kilup ve sicillâta nazar idüp göresin; "sâbikâ mezbûrlarun üzerlerine ser'le kimesnenün demi sâbit olmis ise ser'le mahallinde kisâs idüp emr-i serîfüm yirine vardugin yazup bildüresin ve illâ, fesâd ü senâ'atleri [ve] cerîmeleri her ne ise mufassal sicill ü defter idüp sûret-i sicillerin Dergâh-i Mu'allâm'a görderüp kendülerin muhkem habseyleyesin. Sonra anlar husûsinda emrüm ne vechile sâdir olursa mûcebi ile amel eyleyesin ve mezbûr Abdüssamed dahi sirret ü sekâvet üzre olup mezbûrun âlet-i harble yolina geldügi vâki' ise ser'le buldurmasi lâzim olanlara buldurup habsidüp ahvâlin ve cerîmesin sicill idüp sûret-i sicillin Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesin. Tezvîr ü telbîsden ve hilâf-i vâki' kaziyye arzolunup ve ser'-i serîfe mugâyir kimesneye is olmakdan hazer eyleyesin. 143 Erdel kralina isyan eden Plaj Menhar'a karsi kralin yardimina gidilmesi. Yazildi. Dîvân'da Mehmed Çavus'a virildi. Fî 12 Safer, sene: 972 Alacahisâr Begi Rüstem Beg'e hüküm ki: Hâliyâ Timisvar Beglerbegisi Mustafâ dâme ikbâlühû mektûb gönderüp; "sâbikâ vilâyet-i Erdel Krali olan Istefan Kral'a tâbi' olan isyân u tugyân iden Plaj Menhar(?) nâm la'înün def'-i mazarrat u ifsâdi içün kendüyi mu'âvenete taleb itmegin bundan evvel irsâl olunan hükm-i hümâyûnum muktezâsinca yaninda bulunan asker-i hümâyûnum ile Arad nâm mahalle varup cem'iyyet idüp sancagun askeriyle varup irismene muntazir oldugin" i'lâm itmegin buyurdum ki: Varicak, aslâ te'hîr ü terâhî itmeyüp sancagun sübasilarin ve sipâhîlerin kânûn üzre cebelüleri ile bi'l-cümle müretteb ü mükemmel düsmen yaragiyla yanuna alup dahi ber-vech-i isti'câl münâsib olan tarîkdan yöriyüp müsârun-ileyhe varup mülâkî olup vech ü münâsib gördügi üzre hidmetde ve yoldaslikda bulunasin. Bu bâbda ihmâl ü müsâheleden gâyet hazer idüp hemân emrüm üzre varup irismek ardinca olasin. Söyle ki; sana tevakkuf olunmagla ol taraflarda irz-i saltanatuma muhâlif memlekete zarar irise, envâ'-i itâb ü ikâbum ile mu'âteb olursin. Gaflet itmeyesin ve bu hükm-i serîfüm sana ne gün varup ve ne günde çikup müteveccih oldugun yazup bildüresin; söyle bilesin. Yazildi. Timisvar çavuslarindan Pervâne'ye virildi. Fî 12 Bir sûreti, Vulçitrin Begi Alî Beg'e, vech-i mesrûh üzre. Yazildi. Timisvar çavuslarindan Alî'ye virildi. Fî 12 Bir sûreti dahi, Vidin Begi Mehmed Beg'e vech-i mesrûh üzre. Yazildi. Timisvar çavuslarindan Pervâne'ye virildi. Fî 12 Bir sûreti, Üsküb Begi Üveys Beg'e yazildi. Yazildi. Timisvar çavuslarindan Pervâne'ye virildi. Fî 12 Bir sûreti, Prizrin Begi Mustafâ Beg'e. Mezbûrân Üsküb ve Prizrin beglerine yazilan hükmün Arad nâm mahalden asagasi (...?)* yazilmisdur: "...Arad nâm mahalle varup cem'iyyet itmekde olup Timisvar'a tâbi' olan sancaklardan gayri Rûmili'nden dahi mu'âvenet lâzim olmagin buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, aslâ te'hîr ü terâhî eylemeyüp sancagun sübasilarin ve sipâhîlerin kânûn üzre cebelüleri ile bi'l-cümle müretteb ü mükemmel düsmen yaragiyla yanuna alup dahi ber-vech-i isti'câl münâsib olan tarîkdan yöriyüp müsârun-ileyhe varup mülâkî olup vech ü münâsib gördügi üzre hidmetde ve yoldaslikda bulunasin. Bu bâbda ihmâl ü müsâheleden gâyet hazer idüp hemân emrüm üzre varup irismek ardinca olasin. Söyle ki; sana tevakkuf olunmagla ol taraflarda irz-i saltanatuma muhâlif memlekete zarar irise, envâ'-i itâb ü ikâbumla mu'âkab olursin. Gaflet itmeyesin ve bu hükm-i serîfüm sana ne gün varup ve ne günde çikup müteveccih oldugun yazup bildüresin." * Forma altina geldigi için okunamamistir. 144 Erdel kralina isyan eden Plaj Menhar'in Nemçe tarafindan asker topladigi bildirildiginden Nemçe kralinin Osmanli devleti ile olan dostluga sadakatine dair elde edilecek haberlerin bildirilmesi. Yazildi. Dîvân'da Mehmed Çavus'a virildi. Fî 12 Safer, sene: 972 Budun muhâfazasinda olan Arslan Beg'e hüküm ki: Bundan akdem vilâyet-i Erdel kralina tâbi' olup hâliyâ isyân u tugyân iden Plaj Menhar(?) Nemçe krali tarafina ilticâ itmek ile müsârun-ileyh kralun üzerine ol tarafdan lesker getürüp memleket ü vilâyete zarar kasdinda oldugina müsârun-ileyh kral emîru'l-ümerâ'i'l-kirâm Timisvar Beglerbegisi Mustafâ dâme ikbâlühûya mektûbi ile i'lâm idüp mu'âvenete taleb itmegin mûmâ-ileyh beglerbegi kulum Timisvar askeri ile Arad nâm kal'a kurbine varup cem'iyyet üzre ol cânibe mu'âvenete hâzir oldugin i'lâm eyledi. Eyle olsa; hâliyâ Nemçe Krali olan Maksimilyanos Kral Atebe-i Ulyâmuz'dan dostluk üzre ahid-nâme-i hümâyûnumuz recâ iderken ol tarafda kendüye tâbi' serhadde olan âdemlerin zabtitmeyüp bu asil hareket olunmaga sebeb nedür? Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, Kral-ogli arzitdügi üzre ol câniblere Nemçe askeri hücûm itmis midür; Nemçe krali tarafindan âdemleri zabtolunmamaga sebeb ü bâ'is nedür; yog ise yeni kral olmagla serhadlerün bir idlâli mi vardur; atasi Ferendus Kral ile olan dostlugi kemâ-kân ri'âyet murâd[i] midur; ne hâldedür ve Komoran'da olan harâc ahvâli ne mertebeye varmisdur? Ol taraflardan her ne habere vâkif u muttali' isen ber-vech-i isti'câl Südde-i Sa'âdetüm'e irsâl eyleyesin. 145 Isyan eden Plaj Menhar'in saldirilarina karsi Erdel kralina yardim gönderildigi. Yazildi. Altun kozalak ve ser-â-ser kîse ile Timisvar beglerbegisinün kethudâsina virildi. Fî 12 Safer, sene: 972 Erdel Krali Istefan Kral'a nâme-i serîf yazila ki: Bundan akdem isyân u tugyân idüp Plaj Menhar(?) nâm mel'ûn, Kasa nâm kal'anun kapudâni ve ba'zi Nemçe kapudânlariyla biriküp atlu ve yayadan hayli asker cem' idüp Halom nâm mahalde bir kastel ihdâs idüp memleket ü vilâyete mazarrat kasdin idicek bir yarar âdeminüz serdâr idüp müsellah u mükemmel asker kosilup mezbûr kastelün üzerinde muhârebe vü mukâtele olup a'dânun ba'zi kiliçdan geçüp serdârlari mecrûh ve Nemçe kapudânlarinun biri maktûl olmagla a'dânun hücûmi ve cem'iyyetleri ziyâde olup ve Nemçe kralindan ba'zi mektûblarla âdem gelüb; "Yardima âdem hâcet olursa i'lâm idesin." diyü bildürüp gelen âdem ve kâgidlar ele girmek ile "Vilâyetimüz halkina muhkem tenbîh ve cem'iyyetde olup düsmen ile mâ-beyn bes mil mikdâri yirdür." diyü Timisvar Beglerbegisi emîru'l-ümerâ'i'l-kirâm Mustafâ dâme ikbâlühûyi vilâyet-i mezbûre askeri ile mu'âvenete taleb idüp ve müsârun-ileyhe gönderdügünüz mektûbi ayni ile Südde-i Sa'âdetüm'e irsâl eylemegin vilâyet-i Timisvar'a tâbi' olan beglerden gayri Rûmili'nden Üsküb ve Prizrin sancaklari beglerin umûmen sübasilari ve sipâhîleri dahi mûmâ-ileyhe kosilup Arad nâm mahalle varup mûmâ-ileyhün yanina irisüp dahi sizün tarafinuza hâzir u nâzir olup a'dânuzun def'i içün taleb olundukda münâsib olan yoldan varup mülâkât idüp hüsn-i ittihâd ü ittifâk üzre a'dâ def'ine mu'âvenet ü muzâheret itmek tenbîh olunmisdur. Gerekdür ki; nâme-i hümâyûnumuz varup vusûl buldukda söyle ki; müsârun-ileyhe i'lâm itdügünüz üzre a'dânuz ol tarafdan def' olmayup mu'âvenet ü muzâheret lâzim gele, müsârun-ileyhe yarar kulaguzlar gönderüp münâsib olan mahalde mülâkî olup kemâl-i ittifâk u ittihâdla fursat el virdügine göre a'dânun def'ine bezl-i makdûr eyleyesin. Ümmîzdür ki; bi-inâyeti'llâhi te'âlâ asker-i hümâyûnumuzla mansûr u muzaffer olup hayirlar müyesser olmis ola ve asker-i hümâyûnumuzun yoli üzerine vâfir ü müstevfî zahîre tedârük idüp askere muzâyaka vü zarûret çekdürmeyüp ve teveccüh ü mürâca'atlerinde âsân u sühûletle mürûr u ubûr itdürüp a'dâ def' oldugi gibi asker-i hümâyûnum eglendürmeyüp kis çekdürmedin yirlerine gönderesin. Ammâ; bu bâbda hüsn-i tedbîr ü tedârük üzre olup bî-hûde yire asker yipratmakdan ve gafletle ol tarafda irz u nâmûs-i saltanatuma muhâlif is olmakdan gâyet ihtiyât olunup kemâl-i basîret üzre olasin ve cengde giriftâr olan Nemçelülerden bir kaç yararlarin sahîh haber almagiçün Nemçe tarafindan mektûblarla ele getürdügünüz âdemi te'hîr itmeyüp mektûblari Südde-i Sa'âdetüm'e irsâl eyleyüp a'dâ tarafindan muttali' oldugunuz ahbâri ve ne vechile tedârük idüp ne hâletde oldugunuzi ale't-tafsîl yazup i'lâm idesiz. Tahrîran... 146 Isyan eden Plaj Menhar'in Erdel'e yaptigi saldirilara karsi Erdel kralina yardim edilmesi. Yazildi. Dîvân'da Timisvar çavuslarindan ( ) virildi. Fî 12 Safer, sene: 972 Timisvar beglerbegisine hüküm ki: Hâliyâ mektûb gönderüp; "Bundan akdem sana irsâl olunan hükm-i hümâyûnum muktezâsinca Kral-ogli cânibine mu'âvenete hâzir olup müsârun-ileyh Kral-ogli'nun mâh-i Muharrem'ün yigirmi tokuzunci güni sana mufassal mektûbi vârid olup isyân u tugyân iden Plaj Menhar(?) diyen müfsid ile muhârebe idüp a'dâsi def' olmayup muttasil asker gelmekde ve cem'iyyetleri artmakda olmagla müsârun-ileyhden gelen mektûbi ayni ile gönderüp ol tarafa teveccüh üzre Kal'a-i Arad kurbinde cem'iyyet ile müheyyâ olup kral-i mezbûr tarafindan kulaguz gelmege intizârda oldugun ve hem mezkûr kralun begleri müttefik(?) olmayup ekseri nifâk üzredür. Asker-i Islâm ol vilâyete vara, küffâr leskeri ziyâde ola, hayir-hâhlari olmayan asker muhâlefet idüp isyân iderler ise irz [u] nâmûs-i saltanata muhâlif vaz'dan havfolunur." diyü bildürmissin. Ol bâbda her ne ki dinilmis ise ve sana gönderdügi mektûbda ne tafsîl olunmis ise ale't-tafsîl Pâye-i Serîrüm'e arzolunup ilm-i serîf-i âlem-ârâm muhît ü sâmil olmisdur. Müsârun-ileyh kral sana gönderdügi mektûbda ki, Nemçe krali cânibinden ba'zi mektûbla âdem gelüp; "Yardima âdem hâcet olursa i'lâm idesin." diyü bildürüp gelen âdem ve kâgid ele girmisdür. Bir def'a ceng olup a'dânun ba'zi kiliçdan geçüp serdârlari mecrûh olup ve Nemçe kapudâninun biri katlolundugin bildürmis. Çünki mâ-beynde bu vechile muhârebe vü mukâtele vâki' ola, beher-hâl niçesi giriftâr olmislardur; giriftâr olanlardan yarar dil veyâ ol mektûbla ele giren âdemi niçün Bâb-i Sa'âdetüm'e irsâl olunmaya? Buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, cibilletinüzde merkûz olan vüfûr-i celâdet ü sehâmet ve hüsn-i firâset ü kiyâsetün muktezâsinca kemâl mertebe tedbîr ü tedârük idüp Timisvar muhâfazasina ve sâyir ucda olan kilâ'un muhâfazalarina yarar kimesneleri ta'yîn idüp dahi beglerbegiligüne müte'allik olan sancakbeglerini sübasilari ve sipâhîleri ve cebelüleri ile bi'l-cümle müretteb ü mükemmel âlet-i harb ü kitâlleri ile yanuna cem' idüp mahall-i mezbûrda cem'iyyet üzre kral-i mezbûr tarafina hâzir u nâzir olup dahi müsârun-ileyhle haberlesüp a'dânun def'-i mazarratina top u tüfengi ve arabalariyla darbzenleri var midur, sen dahi arabalariyla ne mikdâr darbzen uydurdun, tamâm tedârükün görüp a'dânun ve ol cânibün dahi ahvâline vâkif u muttali' olup söyle ki; arzolundugi üzre a'dânun hücûmi ola, bî-hûde yire asker yipratmak ve asker-i hümâyûnuma zarar müterettib olmak ihtimâli olmaya, fursat el virdügine göre münâsib görilen mahalden varup mu'âvenet ü muzâheret idüp hüsn-i ittifâk üzre a'dânun Memâlik-i Mahrûsem'den def' u ref'i husûsinda envâ'-i ikdâm ü ihtimâmun vücûda getüresin. Ol bâbda, ihmâl ü gafletden gâyetle ihtirâz üzre olasin. Hâliyâ arzitdügün üzre beglerbegiligüne müte'allik olan Vidin ve Vulçitrin ve Alacahisâr sancaklari begleri sübasilari ve sipâhîleri tamâm cebelüleri ile müretteb ü mükemmel düsmen yaragiyla yanuna varup hâzir olmalarina ve Rûmili'nden Üsküb ve Prizrin sancaklari begleri dahi mu'âvenet içün sana kosilup isti'câl üzre varup irismelerine ulagla ahkâm-i serîfe gönderilüp Kral-ogli'na dahi asker-i hümâyûnumun yoli üzerine zahîre ihzâr eylemek içün ve Nemçe krali tarafindan mektûblari ile ele getürdügi âdemi mektûblari ile ve cengde alinan yararindan bir kaç dil gönderilmege nâme-i serîfüm gönderilmisdür. Sen dahi mektûbunla âdemün gönderüp asker-i hümâyûnumun yoli üzerine vâfir ü müstevfî zahîre ihzâr idüp asker-i Islâm'a zahîre bâbinda muzâyaka çekdürmeyüp ve asker-i hümâyûni alup gidüp getürürken yollarda onat zabtidüp re'âyâya dahl ü tecâvüz itdürmeyesin. Sonra sen mes'ûl olursin ve ol tarafdan mektûbla gelen kâfiri ve cengde giriftâr olan kâfirlerden bir kaç yararlarin isti'câl üzre Atebe-i Ulyâm'a irsâline ikdâm idüp ol tarafdan vâkif u muttali' oldugun ahbâr u âsâri ale't-tevâlî i'lâm itmekden hâlî olmayasin ve bu hükm-i serîfüm sana ne gün varup ve bi'l-fi'l ne hâl üzre oldugun ve yanunda ne mikdâr asker var idügin yazup bildüresin. 147 Antalya kazâsi Bayat karyesinden Mehmed bin Ali'nin ehl-i fesad oldugu. Tekeili begine ve Antâliyye kâdîsina hüküm ki: Hâliyâ sen ki sancakbegisin, Dergâh-i Mu'allâm'a mektûb gönderüp; "kazâ-i mezbûrda Bayat nâm karyeden Mehmed bin Alî nâm kimesne gammâz ü müzevvir ve ehl-i fesâd olup dâyimâ fitne vü fesâddan hâlî olmayup ve oldugi karyede vâki' olan câmi'-i serîfde mezkûr Mehmed'ün ogli Dervîs ehl-i fesâd sûhteler*... * Metinde eksik birakilmistir. 148 Dostlugunu bildiren yeni Nemçe kralinin ülkesine, kendisinden bir saldiri gelmedikçe Plaj Menhar'in isyanini bastirmak bahanesiyle müdâhale olunmamasi. Yazildi. Kral-ogli'na nâme yazila ki: Simdiki hâlde Atebe-i Aliyye-i Âlem-medâr ve Südde-i Seniyye-i Gerdûn-iktidârimuz -ki, mesrik-i neyyir-i ikbâl ve makbel-i sifâh-i ekâsire vü ikbâldür- hâliyâ Nemçe Krali olan iftihâru ümerâ'i'l-izâmi'l-Îseviyye Maksimilyanos Kral tarafindan Bâb-i Mu'allâmuz'da [olan] ilçisi müsârun-ileyh kral içün; "atasi Ferendus ile mâ-beynde olan dostluk üzre mukarrer olan mu'âhede-i hümâyûnumuzun ri'âyeti recâsinda olup envâ'-i tazarru['] u niyâz üzre arz-i mahabbet ü ihlâs üzre kendü nâmina üslûb-i sâbik üzre ahd-i hümâyûnumuzi tecdîd itmek bâbinda istid'â-yi âtifet idüp ve vilâyet-i Budun muhâfazasinda olan Arslan dâme izzühû dahi vilâyet-i mezbûre serhadlerinün tamâm emn ü emâni ve ol cânibe olan mu'âhede-i kerîmemüze kemâl-i inkiyâd üzre istihkâminda ihtimâmda ve ahidleri muktezâsinca harâclari Komoran'da olduklarin" i'lâm iderken Plaj Menhar(?) diyen müfsid tahrîkiyle mütecemmi' olan eskiyâdan bir-iki pâre karyenüzde kastel binâ itmek isteyen müfsidînün haklarindan gelinmis iken bu cânibden mu'âvenet taleb olunup kral-i mezbûr tarafina ahid-nâme-i hümâyûnumuza muhâlif dahlolunmaga rizâ-yi hümâyûnumuz yokdur. Gerekdür ki; ( ) nâme-i hümâyûnumuz vusûl buldukda, söyle ki; kral tarafindan bir bellü ve baslu asker gelmeyüp yeni kral olmagla ol cânib serhadlerine bir ihtilâl gelüp veyâ Plaj Menhar(?) diyen müfsid tahrîkiyle eskiyâ hücûm itmis ise anun gibi eskiyânun mazarrat u ifsâdindan memleket ü vilâyeti geregi [gibi] hifz u siyânet idüp hurûc iden müfsidlerün cezâ vü sezâlarin virüp def' u ref' idesin. Kral tarafindan asker gelmeyüp dostluga ve ahd-i kadîme muhâlif bir vaz' sâdir olmadin asker-i hümâyûnumla Timisvar beglerbegisin mu'âvenet içün yanuna getürüp bî-hûde yire asker yipratmayup memleket pây-mâl olmasindan ve bu cânibden hilâf-i ahd ol tarafa dahl ü tecâvüz olunmasindan ihtiyât idüp mâdâm ki, anlar tarafindan ahde ve sulha mugâyir is olmaya, siz dahi bu cânibden ahd-i hümâyûnumi ve dostlugi ri'âyet idüp nazm u nizâm-i memleket ve terfîh-i ahvâl-i ra'iyyet itmek bâbinda envâ'-i mesâ'î-i cemîlen zuhûra getüresin. 149 bkz. hkm. 151 Yazildi. Timisvar begberbegisine hüküm ki: Bundan akdem sana hükm-i hümâyûnum gönderilüp; "Istefan Kral'dan sana mektûb gelüp; "isyân üzre Plaj Menhar(?) diyen müfsid tahrîkiyle ba'zi eskiyâ cem' olup vilâyet-i Erdel'den bir iki karyesinde kasteller binâ itmek istedüklerinde zikrolunan müfsidlerle muhârebe idüp ba'zinun haklarindan gelmekle def' olmayup muttasil düsmenün cem'iyyetleri artmakda oldugin" i'lâm itmegin beglerbegiligüne müte'allik olan sancakbegleriyle kral-i müsârun-ileyh cânibine hâzir u nâzir olup fursat el virdügine göre varup mu'âvenet ü muzâheret eyleyesin." diyü emrüm olmisidi. Nemçe kralinun Südde-i Sa'âdetüm'de olan ilçisi; "Maksimilyanos Kral babasi Ferendus ile mâ-beynde olan dostluk üzre mu'âhede-i hümâyûnumuzun ri'âyetinde ve Komoran'da olan harâclarin göndermekdedür." diyü kendü nâmina üslûb-i sâbik üzre ahid-nâme-i hümâyûnumuzi tecdîd itmek bâbinda istid'â-yi inâyet itdügin bildürürken Sakmar Kal'asi'n bir tarîk ile müsârun-ileyh Istefan Kral ele getürmekle kendü hâlinde olmayup mâ-beynde olan mu'âhede-i hümâyûnumuza muhâlif ol cânibe dahl ü tecâvüz itmek fehmolunmagin buyurdum [ki]: Hükm-i serîfüm vusûl buldukda, onat vechile mukayyed olup Kral-ogli tarafina yarar âdemler ve câsûslar gönderüp göresin; kral-i mezbûr ma'rifeti ile asker gelüp dahi bi'l-fi'l taht-i tasarrufinda olan kilâ' u kurâsina ve re'âyâ vü berâyâsina zarar olmak ihtimâli olmaya, mezbûra nasîhat idüp ol cânib ile mâ-beynimüzde olan dostluga ve ahde muhâlif hareket ü evzâ'dan sakinup memleketin hifz u hirâsetinde ola. Eger kral tarafindan asker gelüp ahde muhâlif hareket olmis ise veyâ yeni kral olmagla ol taraf serhaddinün eskiyâsi cem' olup kendü def'a kâdir degil ise tamâm düsmenün ve ol cânibün ahvâline vâkif u muttali' olup asker-i hümâyûnumun zahîresin tedârük itmis ise askere ve memlekete zarar olmak ihtimâli olmaya, emr-i sâbikum mûcebince beglerbegiligüne müte'allik olan beglerüm kullarum ile düsmen yaragiyla askere kolay yirden vilâyet-i Erdel'e dâhil olup bi-inâyeti'llâhi te'âlâ hüsn-i ittifâk ile cem' olan a'dâsinun vech ü münâsib gördügün üzre def'inda envâ'-i mesâ'î-i cemîlen zuhûra getüresin. Gafletle irz [u] nâmûs-i saltanatuma muhâlif vaz'dan ve ahd ü emâna mugâyir is olmakdan hazer eyleyesin. Düsmen cüz'î olup memlekete zarar ihtimâli yog ise Kral-ogli'nun karisdurmasiyla bî-hûde yire asker tasurgatmayup mukayyed olmayasin. 150 Timisvar reâyasina zulmettigi bildirilen Kara Nayib'in niyâbetten uzaklastirilmasi. Yazildi. Âdemine virildi. Fî 17 Safer, sene: 972 Timisvar kâdîsina hüküm ki: Hâliyâ vilâyet-i Timisvar Defterdâri kidvetü'l-emâcid ve'l-ekâbir Mehmed zîde mecdühû tezkire gönderüp; "Kara Nâyib dimekle ma'rûf nâyib sâbikâ Ösek cânibinde niyâbet hidmetinde iken zulmi ciheti ile ref' olunup hâliyâ Timisvar'un re'âyâsina zulm ü te'addîsi oldugindan gayri sekâvet üzredür." diyü bildürmegin buyurdum ki: Arzolundugi gibi ise, mezkûri niyâbetden ref' idüp min-ba'd niyâbet itdürmeyesin. 151 Edremit kazâsinda katlolunan Hasan Sübasi'nin kâtillerinin yakalanip teftis edilmeleri. Yazildi. Arz getüren Mustafâ nâm kimesneye virildi. Fî 14 Safer, sene: 972 Edremid ve Karacalar kâdîlarina hüküm ki: Karesi Begi Mehmed dâme izzühû mektûb gönderüp; "hükm-i serîf vârid olup Edremid Kâdîligi'nda Hasan Sübasi nâm kimesneyi katlidüp esbâbin gâret idenler teftîs olunmak fermân olunmagin maktûl-i mezbûrun sâkin oldugi karyenün üzerine varilup ehl-i karyeden keyfiyyet-i ahvâl sü'âl olundukda; "Mezkûr Hasan Sübasi tam üzerinde vâlidesiyle yaturken nisfu'l-leylde levendler çadirin basina yikup ikisin dahi katlitdiler ve feryâd-res olan Haci Hüseyin'i dahi bile okla urup katlitdiler. Karye-i mezbûreden Bekir Re'îs nâm kimesnenün basi altindandur ve hidmetkâri Ilyâs'i bile zanniderüz. Mezkûr Ilyâs gaybet eyledi. Bekir Re'îs kefîldür ve mezkûrun maktûl-i mezbûr ile adâveti olup; "Elbette bu karyeden seni giderürüz." diyü muvâcehesinde kelimât itdi. Dîvâne Ibrâhîm ve Barak nâm ehl-i fesâd levendler mezkûra gelüp giderler, yataklaridur ve bundan sâbik Gez nâm karyede Hibe nâm nâyibi katlitdüklerinde; "Mezkûr re'îsün basi altindandur." diyü taleb itdüklerinde gaybet eyledi. Hirsuz ve hirsuz yatagidur." diyü sehâdet itdüklerin" bildürmegin buyurdum ki: Hükm-i serîfüm varicak, mezkûr Ilyâs gaybet itmis ise ser'le buldurmasi lâzim olanlara teklîf idüp buldurup dahi mezkûrun katli husûsin onat vechile dikkat ü ihtimâmla bi-hasebi's-ser'i's-serîf teftîs ü tefahhus idüp göresiz; fi'l-vâki' mezkûri katlidenler ve katline mübâsir olanlar her kimler ise zuhûra getürüp isimleri ve resimleri ile sihhati ve hakîkati üzre yazup bildüresiz ve maktûl-i mezbûrun ne mikdâr esbâbi gâret olunmisdur, ani dahi ma'lûm idinüp ne mikdâr esbâbin almislar ise yazup bildüresiz. Tezvîr ü telbîsden ve sühûd-i zûrdan hazer idüp ser'a mugâyir is olmakdan ve hilâf-i vâki' kaziyye arzolunmakdan hazer eyleyesiz. 152 Mühim bir is için Erdel kralina gönderilen Sinan Çavus'un sag salim Erdel kralina ulastirilmasi. Yazildi. Mezbûra virildi. Fî 17 Safer, sene: 972 Eflak voyvodasina hüküm ki: Hâliyâ Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan Sinân zîde kadruhûyi bir mühimm ü müsta'cel maslahat içün Erdel Krali olan Istefan Kral cânibine irsâl olunup ber-vech-i isti'câl emîn ü sâlim varup ulasmasi mühimm ü lâzim olmagin buyurdum ki: Hükm-i serîfümle vusûl buldukda, te'hîr ü terâhî itmeyüp mûmâ-ileyhi emîn ü sâlim kral-i mezbûra ulasdurasin; söyle bilesin. 153 Ispir kazâsi sipâhilerinden Pîrî'nin hirsiz ve harâmiligi sâbit ise Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Begün âdemi Alî'ye virildi; arz getürmis. Fî 17 Safer, sene: 972 Ispir begine ve kâdîsina hüküm ki: Sen ki sancakbegisin, mektûb gönderüp; "Livâ-i mezbûrda ve nâhiyesinde Mîrfakîr nâm karye ve gayriden iki bin yüz yetmis akça tîmâra mutasarrif olan Pîrî nâm sipâhî ehl-i fesâd olup yollar kesüp ve defe'âtle müslimânlarun esbâbin sirka eyleyüp leyl ü nehâr fesâddan hâlî degildür ve bir kaç def'a elinde esbâb bulunup sâbit dahi olmisdur." diyü arzeylemissin. Imdi; buyurdum ki: Varicak göresin; fi'l-vâki' mezkûrun o makûle fesâd ü senâ'ati sâbit ü zâhir olmis ise kendüyi habsidüp ahvâlini yazup sûret-i sicilleriyle Dergâh-i Mu'allâm'a irsâl eyleyesin. 154 Mihaliç kazâsi Üçbeg karyesinden ehl-i fesad Ahmed bin Nazar'in Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Hudâvendigâr sancagi begine ve Mihaliç kâdîsina hüküm ki: Kazâ-i mezbûra tâbi' Üçbeg nâm karyeden dârende Mehmed nâm kimesne Dergâh-i Mu'allâm'a gelüp; "Karye-i mezbûreden Ahmed bin Nazar nâm kimesne ehl-i fesâd olup evüme girüp esbâbum sirka idüp sicil dahi olmisdur." diyü bildürüp ve bundan gayri ehl-i karye mezbûr içün; "Ehl-i fesâddur." diyü sikâyet itmegin buyurdum ki: Varicak göresiz; mezbûrun ehl-i fesâd idügi sâbit ü zâhir olursa sûret-i sicilleriyle bile mezbûri Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesiz ki kürege konila; söyle bilesiz. 155 Nemçe krali tarafindan Erdel ülkesine bir saldiri olmadikça, ahidnâmeye aykiri olarak Nemçe topragina müdâhalede bulunulmamasi. Yazildi. Erdel Krali Istefan Kral'a nâme-i serîf yazila ki: Simdiki hâlde Atebe-i Aliyye-i Âlem-medâr ve Südde-i Seniyye-i Gerdûn-iktidârimuz -ki, mesrik-i neyyir-i ikbâl ve makbel-i sifâh-i ekâsire vü ikbâldür- Nemçe Krali olan iftihâru ümerâ'i'l-izâmi'l-Îseviyye Maksimilyanos Kral tarafindan Bâb-i Sa'âdetimüz'deki ilçisi müsârun-ileyh kral içün; "babasi Ferendus ile mâ-beynde olan dostlukda sâbit-kadem ve râsih-dem olup mu'âhede-i hümâyûnumuz üzre kendü nâmina müceddeden ahid-nâme-i serîfüm virilmek bâbinda istid'â-yi âtifet itdügin" bildürüp Budun muhâfazasinda olan Arslan dâme izzühû dahi; " "Vilâyet-i mezbûre serhadleri tamâm emn ü emân üzre olup ol cânibden kemâl-i inkiyâd üzre mu'âhede-i kerîmemüz ri'âyet olundugin ve ahidleri muktezâsinca harâclarin Komoran'a getürüp ilçileri Südde-i Sa'âdetüm'e gelmekde idügin" i'lâm idüp "fe-emmâ "Plaj Menhar(?) diyen müfsid tahrîki ile Erdel serhaddinde olan eskiyâdan bir iki pâre karyede kastel binâ itmek isteyenlerün haklarindan gelinmekle muttasil düsmen cem' olmakdadur." diyü Timisvar beglerbegisine bundan evvel mektûbunuzla i'lâm itdügünüzi" arzeylemisdi. Ana binâ'en müsârun-ileyh beglerbegi askerleriyle mu'âvenete emrüm olmisidi. Simdiki hâlde Âsitâne-i Sa'âdetüm'e mektûbun vârid olup; "vilâyet-i Erdel'den kable's-sulh alinan Sakmar Kal'asi ahid-nâme-i hümâyûnumuz virildügi zamânda anlarun kabza-i tasarruflarinda iken mu'âhede-i hümâyûnuma muhâlif bir tarîkila ele getürilüp zabtitmekle bu cânibden Budun ve Timisvar beglerbegileri askeriyle i'ânet ü istimdâd olunmasin" tazarru' eylemissin. Imdi; kral-i mezbûr ahd ü emâni ri'âyet iderken bu tarafdan ahid-nâme-i hümâyûnumuza mugâyir dahlolunmaga rizâ-yi serîfüm yokdur. Gerekdür ki; nâme-i serîfümüz vusûl buldukda söyle ki; kral tarafindan bir bellü ve baslu asker gelmeyüp yeni kral olmagla ol cânib serhadlerine ihtilâl gelüp Plaj Menhar(?) diyen müfsid tahrîkiyle eskiyâ hücûm itmis ise ol asil müfsidlerün mazarrat u ifsâdindan memleket ü vilâyeti geregi gibi hifz u siyânet idüp hurûc iden müfsidlerün cezâ vü sezâlarin virüp def' u ref' idesin. Kral tarafindan asker gelmeyüp dostluga ve ahde muhâlif bir vaz' sâdir olmadin bî-hûde yire asker yipratmayup memleket pây-mâl olmasindan ve bu cânibden hilâf-i ahd ol tarafa dahl ü tecâvüzden ihtiyât idüp mâdâm ki anlar tarafindan ahde ve sulha mugâyir is olmaya, siz dahi bu cânibden ahd-i hümâyûnumuzi ri'âyet idüp nazm [u] nizâm-i memleket ve terfîh-i ahvâl-i ra'iyyet itmek bâbinda envâ'-i mesâ'î-i cemîlenüz zuhûra getüresiz. Ammâ; ol cânibden ahd-i hümâyûnumuz ri'âyet olunmayup nakz-i ahd idüp memlekete dahl ü tecâvüz olunmak içün lesker gelüp def'ine iktidârinuz olmaya, mûmâ-ileyh Timisvar beglerbegisi kifâyet kadar asker-i zafer-rehberüm ile cem'iyyetle Arad nâm mahalde hâzir u müheyyâ olmislardur. Düsmen ne mikdâr idügin ma'lûm idinüp dahi asker-i hümâyûnumun mürûr idecek yollari üzerine vâfir ü müstevfî zahîre tedârük idüp mûmâ-ileyhe i'lâm idüp yarar kulaguz gönderüp münâsib olan mahalden da'vet olunup mülâkî oldukda hüsn-i ittifâk u ittihâd üzre a'dânun def' u ref'i husûsinda bezl-i makdûr idüp gafletle irz [u] nâmûs-i saltanatuma muhâlif is olmakdan ihtiyât eyleyesin. 156 Köycegiz kazâsindan ehl-i fesad olan Nasuh Fakih'in Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Dergâh-i Âlî çavuslarindan Ahmed Çavus'a virildi ki, agaya alup gitdi. Fî 18 Safer, sene: 972 Köycegiz kâdîsina hüküm ki: Südde-i Sa'âdetüm'e mektûb gönderüp; "Kazâ-i mezbûrdan Nasûh Fakîh nâm kimesne ehl-i tezvîr olup müslimânlara hilâf-i ser'-i kavîm te'addîsinün nihâyeti yokdur." diyü arzeyledügün ecilden buyurdum ki: Göresin; mezkûrun sirret ü sekâveti nedür, üzerine nenün gibi nesne sâbit olup sicill olunmisdur? Fesâd ü senâ'atine müte'allik sâbit ü zâhir olan mevâddinun sûretin aslindan ihrâc idüp sûret-i sicilleriyle Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesin ki kürege konila. Ammâ; kosup gönderdügün kimesnelere tenbîh eyleyesin ki, yolda gaybet itdürmekden ihtiyât ideler. 157 Karadeniz Bogazi'nda fener yakinlarina agil yapilmasinin engellenmesi. Yazildi. Dergâh-i Âlî çavuslarindan Bâlî Çavus'a virildi. Fî 18 Safer, sene: 972 Hâslar kâdîsina hüküm ki: Karadeniz Bogazi'nda vâki' olan fener kurbinde ba'zi kimesneler agillar ihdâs idüp karanu gicelerde âtes itmekle deryâdan gemiler fener mülâhaza idüp gelmekle karaya urup müslimânlara hayli zarar u ziyân olurmis. Imdi; zikrolunan mahallerde ihdâs olunan agillar ref' olunmasin emridüp buyurdum ki: Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan Bâlî zîde kadruhû varicak, bi'z-zât mezkûr çavusumla üzerine varup onat vechile dikkat ü ihtimâmla teftîs ü tefahhus idüp göresin; sonradan ihdâs olmis ne mikdâr agillar var ise ref' itdüresin. Min-ba'd fermân-i hümâyûnuma mugâyir agil ihdâs itdürmeyesin. 158 Maras sancagi Zamanti nâhiyesi sipâhilerinden ehl-i fesâd olanlarin teftis olunmasi; bunlardan Ramazan'in teftisten sonra Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Kethudâsina virildi. Fî 17 Safer, sene: 972 Kaysariyye Begine ve kâdîsina hüküm ki: Mektûb gönderüp; "Mar'as sancaginda Zamantu nâhiyesinde sâkin olan Dîvâne Alilü dimekle ma'rûf Kallâv Alî ve ogli Çelebî ve erbâb-i tîmârdan Ramazân ve Mentes ve sâyir yoldaslarindan Zeyel nâm sipâhînün mehâyifleri emr-i serîfüm mûcebince görilüp Gömülgen nâm karyeye varildukda, erbâb-i tîmârdan Ramazân nâm sipâhî ele girüp karye-i mezbûre halkindan da'vâ-yi hak idüp mevcûd olanlarun sâbit olan haklari alivirilüp mufassal defter olunup imzâlanup irsâl olundugin ve zikrolunan Deli Alilü'den Kallâv Alî ve ogli Çelebî ve Mentes âdemleri ser'-i serîfe ve emr-i hümâyûna itâ'at itmeyüp niçe def'a âdemler gönderilüp ve kendünüz varup ele getürilmeyüp fukarânun mehâyifleri görilmedügin ve nâhiye-i mezbûre sipâhîlerinden hirsuz yatagi olan Zeyel nâm sipâhîyi Mar'as beglerbegisi Gâzî Çavus nâm âdemisiyle habs ile gönderüp getürüp teslîm itmedin habsden gaybet itmegin mezbûr Zeyel'den da'vâ-yi hak iden fukarânun dahi ahvâli görilmege mecâl olmayup ve mezkûr Deli Alilü'den Memik nâm sipâhînün zulm ü te'addîsi cümleden esedd olup da'vâ-yi hak ider fukarâ bî-nihâye olup hükm-i serîfde ismi musarrah olmadugindan alivirilmege cür'et olunmadugin" bildürmissin. Buyurdum ki: Varicak, mezkûr Ramazân'i ve Memik'i ve yoldaslarindan gaybet iden mezbûrlari kefîllerine ve ser'le buldurmasi lâzim olanlara buldurup getürdüp da'vâ-yi hak iden husamâlari ile berâber eyleyüp bir def'a ser'le faslolunmayup on bes yildan berü terkolunmayan da'vâlarin muktezâ-yi ser'le dikkat ü ihtimâm üzre teftîs idüp hukûk-i nâsdan ser'le sâbit olan ne ise bî-kusûr ashâbina alivirilüp teftîs tamâm oldukdan sonra mezkûr Ramazân'i kayd ü bend ile Dergâh-i Mu'allâm'a irsâl idüp sâbit olan mevâddi tafsîl üzre yazup arzeyleyesiz. 159 Istanbul'da kumas isleyen tezgâhlarin hileli mal üretimini engellemek için tezgâhlarin azaltilarak, ürettikleri mallarin damgalanip sattirilmasi. Yazildi. Bu hüküm tashîh olunup bir gûne dahi yazilup geçmisdür; iki kâgid asaga. Istanbul kâdîsina bir hüküm ki: Simdiki hâlde mahrûse-i mezbûrede ser-â-ser ve sâhnîk ve zerbâft kumâs ve kusak islenen dezgâhlar çogalup zabtolunmayup kumâslarinun kilâbdân ve ibrisimlerin sâfî itmeyüp envâ'-i hîle vü hud'aya mübâseret itdükleri ecilden fermân-i hümâyûnumla yoklanup görildükde üç yüz on sekiz dezgâh bulunup zikrolunan dezgâhlarun sâhiblerinden yarar ve mütemevvil i'timâd olunan üstâdlardan yüz aded dezgâh mukarrer olup bâkîleri ref' olunmasin emridüp buyurdum ki: Dergâh-i Mu'allâm çavuslarindan kidvetü'l-emâsil ve'l-akrân Sücâ' zîde kadruhû varicak, bu husûsi onat vechile kemâl-i dikkat ü ihtimâmla bi'z-zât yoklayup göresin; zikrolunan dezgâhlarun sâhiblerinden kirâci ve mu'âmele ile akça kullanur olmayup mütemevvil ü mâldâr olup yarar i'timâd olunur üstâdlarindan yüz dezgâhi mukarrer idüp dezgâhlari ne mahalde ve kendüler ne mahallede sâkinler ise isimleri ve resimleri ile yazup defter idüp imzâlayup Südde-i Sa'âdetüm'e gönderesin. Mâ-adâ, ne mikdâr dezgâh varsa cümlesin ref' idesin ve zikrolunan kumâsun ahvâli tamâm manzûm u mazbût olmagiçün mukarrer olan dezgâhlarda islenen altunlu kumâs ve kusaklara mîrî tamga urilup tamgasuz alinup satilmamasin emrüm olmisdur. Her kumâs ve kusak ki islenüp tamâm ola, cümlesine mezbûr çavusuma tamga itdürüp tamgasuz olani alup satdurmayasin ve ba'de'n-nazar bu hükm-i hümâyûnumi sicill-i mahfûza kayditdürüp dâyimâ mazmûn-i serîfin ri'âyet itdürüp hilâfina cevâz gösterilmeye; söyle bilesin. 160 Istanbul'da Bezzâzistan civarinda ahsap olan Ayasofya Evkâfi dükkanlarinin, kiracilarinin vârislerine intikal etmek üzere kiracilari tarafindan kârgir olarak insâ edilmesine izin verildigi. Yazildi. Bezzâzistân Kethudâsi Ahmed Çelebi'ye virildi. Fî 22 Safer, sene: 972 Istanbul kâdîsina ve Ayasofya mütevellîsine hüküm ki: Mahrûse-i Istanbul'da Bezzâ[zi]stân etrâfinda Ayasofya Vakfi'nda olan dükkân müste'cirleri Atebe-i Ulyâm'a gelüp; "Dükkânlarimuz kârgîr olmayup tahta ve agaç olmagla her bâr âtes oldukça birbirine sirâyet idüp külliyyen harkolmagla bize ve vakfa küllî zarar u ziyân olmakdan hâlî olmaz. Dükkânlarimuzun binâsi mülkimüz olup ebnâmuzdan gayri benâtimuza kalmak fermân olunsa kendü mâlimuzla cümlesin kârgîr binâ iderdük. Dükkânlarimuzun icâresin vakfun yiri mukâbelesinde bi't-tamâm edâ idelüm, vakfa dahi küllî nef'i olur." diyü istid'â-yi merhamet itdükleri ecilden buyurdum ki: Mahall-i mezbûrda vakfun yirinde vâki' olan dükkânlarun icâre-i mu'ayyeneleri ne ise naks u ziyâd olmayup vakfun yiri mukâbelesinde bi't-tamâm vakfa edâ olunup binâlari kendülerden sonra ogullarina ve kizlarina kalmak üzre müste'cirlerine kârgîr binâ itdürüp min-ba'd biri vefât itdükde ogullari ve kizlari ve ser'le intikâl ider vârisleri var iken âhara virdürmeyüp dâyimâ bu hükm-i hümâyûnumun mazmûn-i adâlet-makrûni ile amel idüp ser'a ve emre muhâlif kimesneye is itdürmeyesiz ve ba'de'n-nazar bu hükm-i hümâyûnumi ellerinde ibkâ idüp alâmet-i serîfe i'timâd kilasiz. 161 Mamuriye Kalesi yeniçerilerinin ulûfelerini götürürken kaybolan yeniçeriler hakkinda ifadesi alinanlarin Südde-i Saâdet'e gönderilmesi. Yazildi. Muhzirun âdemisine virildi. Fî 17 S., sene: 972 Ma'mûriyye Kal'asi hidmetinde olup Karahisâr-i Sâhib Yayalari Begi Hüseyin dâme izzühûya hüküm ki: Bundan akdem; "Kal'a-i mezbûrede olan yeniçerilere ulûfe alup giden yeniçeriler bir gice Karahisâr'da yatup irtesi kâdîdan iki yarar kulaguz alup gitdiler." diyü arzitdügün kimesneler Ma'mûriyye Kal'asi'nda oldugina Karahisâr-i Sâhib kâdîsinun arzi vârid olmagin buyurdum ki: Varicak; "Karahisâr'da yatup irtesi kulaguz alup gitdiler." diyü haber viren kimesneleri yarar âdemlere kosup Dergâh-i Mu'allâm'a gönderesin. 162 Istanbul zahîresi için gelen koyunlara Kirkkilise sipâhileri tarafindan yapilan müdâhalenin menedilmesi. Yazildi. Kirkkilise begine ve kâdîsina hüküm ki: Istanbul zahîresiyçün gelen koyundan Kirkkilise sipâhîleri bin bes yüz koyun ve bes yüz keçi alikoduklari i'lâm olundi. Imdi; buyurdum ki: Hükm-i serîfüm vardukda, Istanbul zahîresiyçün ta'yîn olunan koyun alikonmaga sebeb nedür? Te'hîr itmeyüp alikonilan bin bes yüz koyun ile bes yüz keçiyi bî-kusûr irsâl eyleyesiz, emr-i serîfüme mugâyir kimesneye is itdürmeyesiz. Söyle ki: min-ba'd Istanbul içün gönderilen koyuna dahlolundugi istimâ' oluna, özrinüz makbûl olmaz; azlile konilmayup mu'âteb ü mu'âkab olmanuz mukarrerdür. Ana göre mukayyed olup ta'cîlen zikrolunan koyun ve keçileri göndermek ardinca olasiz.